Çevremde bulunan insanlardan çok sık olarak duyduğum bir şey var, “Partiye Zarar Veriyorsun”! Sizce mensubu olduğu partiye kimler zarar verir.

Bu bağlamda; önce siyasi partilerin ne olduğuna ve nasıl oluştuğuna bakmak gerekiyor. Günümüzde siyasi partilerin TÜZEL kişilikleri vardır. Siyasi Partiler; Kanun, Tüzük, Yönetmelik ve Genelgelerle yönetilen kurumlardır.

Bununla birlikte; Kurultaylar ve Kongreler kanalıyla seçilen, Genel Başkanlar, Yönetim Kurulları, İl ve İlçe Yönetim Kurulları, Milletvekilleri ve mensubu olduğu partiden seçilen Belediye Başkanları bu kurumları ete kemiğe büründürür.

Ama en önemlisi; bu ete kemiğe bürünmüş olan partiler, HALK’ın oyları ile canlanır.

Halkımız, oylarıyla canlandırdığı ve varlığını hissettirdiği partilerin yönetimini ve ortaya koyduğu projeleri takip ederek değerlendirmesini yapar.

Bu genel bakış sonrasında; şimdi esas konumuz olan “Partiye Zarar Verme” meselesine gelelim.

Hem genelde hem de yerelde iktidar olmak, tüm gözlerin üzerinizde olmasına neden olur.

Bu kapsamda;

- Genel Başkanından İlçe Yöneticisine kadar Partisinin Tüzük, Program ve Genelgelerine aykırı hareket etmeleri,

- Bakanların, milletvekillerinin ve belediye başkanlarının yolsuzlukları ve yaptıkları kamu görevleri ile ilgili olarak görevlerini kötüye kullanmaları,

- Parti görevlilerinin; yalan söylemesi, siyaset aracılığıyla zenginleşmesi,

mensubu olduğu partiye en büyük zararı vermektir.

İşin daha vahim olanı ise; bu yukarıda ifade edilenleri yapanların, partinin yetkili organları tarafından tespit edilerek parti ile olan ilişkilerinin kesilmemesidir.

Yani, içindeki safrayı çıkarmadığın sürece karnın ağrımaya devam edecektir.

Yanlış yapanı korumayacaksın ki, eleştirme imkanını ortadan kaldıracaksın.

Halkın çıkarları yerine, kendi çıkarlarını önde tutan, yalaka ve menfaatçilerin, parti içinde yapılan bu tür eleştirileri “Partiye Zarar Veriyorsun” diyerek engellemeye çalışmaları mensubu olduğu partiye daha çok zarar vermektedir.

Sonuç olarak “Partiye Zarar Veren” eleştiren değil, yanlışı yapandır.

Cezalandırılan da eleştiren değil, yanlışı yapan olmalıdır.