İzmir Valiliği ise konuya, “Belediyeniz ve bağlı şirketleriniz tarafından bugüne kadar yüzlerce insanın işine son verilmiş ve bu insanlar işten çıkartılmadan önce bir hukuki değerlendirme yapılarak, Valiliğimizden görüş (hukuken böyle bir görüş alınmasına gerek olmadığı malumunuzdur) istenmemiştir. İlgi yazılarınıza konu kişi, birçok insanımızı şehit eden, eli kanlı bir teröristin kardeşi olunca, vicdanı muhasebe yapılması ve Valiliğimizden hukuki görüş sorulması, en hafif deyimle abesle iştigaldir” yanıtını verdi.

CHP İçişleri Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, Valiliğin yanıtı için “Hukuku hiçe sayan ve bürokratik dilden uzak bir üslup” dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’a ise, “Terörist başı Öcalan’ı Meclis’te konuşturmak isteyen ortakları için de aynı ‘zeka küpü’ hayranlığına sahip mi?” diye sordu.

Bornova'da uzlaşma sağlandı: "Birlikte hizmet edeceğiz" Bornova'da uzlaşma sağlandı: "Birlikte hizmet edeceğiz"

CHP’li Bakan’ın açıklaması şu şekilde:

“İzmir Büyükşehir Belediyesi, söz konusu kişi için işe girerken istediği güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına, İzmir Valiliği kişinin çalışmasına engel sabıka kaydı veya güvenlik soruşturması bulunmadığı yönünde görüş veriyor. Ve kişi belediyede işe başlıyor. TUSAŞ saldırısı sonrası, söz konusu kişi için Belediyemiz tekrar Valilik’ten güvenlik soruşturması ve arşiv taraması istiyor. Yani hukuki olanı yapıyor. Anayasamıza göre suç şahsidir. Ceza Kanunumuza göre ise kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Belediyemizin hukuka uygun davranmasına karşılık İzmir Valiliği hukuku hiçe sayan ve bürokratik dilden uzak bir üslupla yanıt veriyor. İzmir Valisi’ne bunu yakıştıramadığımı söylemek zorundayım.

AKP’li siyasetçilerin teker teker hukuka uygun davranan İzmir Büyükşehir Belediyemize yüklenmesini ise siyaseten acizlik olarak değerlendiriyorum. Zira Sayın Hamza Dağ, terörist başı Öcalan’ı Meclis’te konuşturmak isteyen ortakları için de aynı ‘zeka küpü’ hayranlığına sahip mi merak ediyorum. Aynı menzile birlikte yürüdükleri Fetullah 10 sene önce ölseydi, cenazesine omuz vermek için birbirini ezecek, hatta milli yas ilan etmeyi önerecek zihniyetteki siyasetin savunucuları, bizi ‘terörle’ yan yana getiremez. Biz suçun şahsiliğini esas alırız. Fakat şunları da kendilerine hatırlatırız; devlette FETÖ’den boşalan kadroları başka tarikatlarla doldurdular. Peki kendi siyasi kadrolarını nasıl oluşturdular? 15 Temmuz sonrasında, yıllarca FETÖ ile beraber yol yürüyenlerin oğullarını partilerinden milletvekili yaptılar, kardeşleri bakan oldu, rektör oldu, büyükelçi oldu, hatta hala milletvekili olanlar var… Meclis’i bombalayan pilotun kardeşini belediye başkanı yaptılar. Biri bunları söyleyince de hemen yok saydıkları Anayasa’ya hukuka sarılırlar, ‘suçun şahsiliği’ derler. Anayasa da hukuk da herkes içindir ve herkese bir gün lazım olur. En iyi de kendileri bilir.”