Adrian: "Hep sanatın iyileştirici gücünü düşünüyoruz ama onun da yetmediği zamanlar var. Artık her şey o kadar karanlıkken aydınlığa işaret etmekten de bazen utanabiliyorsunuz, çekinebiliyorsunuz. Biz üretmeye, umut etmeye, umut saçmaya elimizden geldiği kadar devam edeceğiz. Daha karanlık bir dönemde daha fazla aydınlatmaya çalışacağız. Yani yapmamız gereken tek şey bu.”
Cem Adrian’ın müzik kariyeri 20. yılına ulaştı. Bu yılları da “Mücevher” ismini verdiği, örneğine pek rastlamadığımız dev bir albümle kutluyor. “Mücevher”de Ajda Pekkan’dan Haluk Bilginer’e, Emel Sayın’dan Demet Akbağ’a, Mustafa Alabora’dan Rutkay Aziz’e, Emir Can İğrek’ten Selçuk Yöntem’e, her nesilden ve farklı disiplinlerden 92 sanatçı 80 parçada bir araya geliyor. Bu aynı zamanda Türkiye’de bu zamana kadar yapılmış en fazla eser ve çeşitlik barından kariyer albümü olarak tarihe geçiyor.
Bilkent Üniversitesi’nde Ekim 2004’te verdiği konserle kariyerini başlatabiliriz Cem Adrian’ın. İlk çıkış yaptığı günlerden itibaren çok fazla insanın dikkatini çekmiş, geniş bir hayran kitlesi edinmeye başlamıştı, henüz 20’li yaşlarının başındaydı. O günlerden bugüne belki de Türkiye’de gitmediği şehir kalmadı, insanlar onun ismini müzik dışı olaylarla değil, çoğu zaman bulunduğu şehirde kimseler konser vermezken gelip dinleyiciyle buluştuğu konserlerle tanıdı.
‘ÇOK DEĞERLİ SANATÇILAR’
Mütevazı bir kişiliği olduğu her halinden belliydi. Bunun nedenini de dün “Mücevher” albümünün basın toplantısında öğrendik. Çok doğal bir hayat yaşadığını belirten Cem Adrian, “Mahalle berberine giden, otobüse binen, valizini kendi taşıyan, alışverişini kendi yapan biri olmak istiyorum” dedi. İlgiden yolda yürüyemeyen sanatçılardan biri olmak istemediğini dile getiren sanatçı, tümü kendi albümü olsa yine böyle bir buluşma yapmayabileceğini dile getirdi ve “Ama burada çok büyük insanların, çok değerli, kıymetli insanların emekleri var ve bu emeklerin kesinlikle doğru insanlara artık bir şekilde ulaştırılması gerekiyor. Değeri tam olarak bilinmeyen sanatçılar var. Yeni jenerasyonun o insanları da tanımasını istiyorum. Eski jenerasyonun da o insanları tekrar hatırlamasını istiyorum. Bu yüzden de bu albümün tanıtımını yapmaya karar verdik” diye konuştu.
‘KARANLIĞI AYDINLATACAĞIZ’
Bir yıla yakın bir sürede albümün hazırlandığını söyleyen sanatçı, “Emel Sayın, Zülfü Livaneli, Kerem Görsev gibi sanatçıların evine gidip kaydını kendimiz aldık. Çünkü hem onları hiç yormak istemedik hem de bu kadar değerli insanın değerli zamanlarını da gasp etmek de istemedik. Bire bir albümün sürekli içinde ben vardım” dedi. Albümün yapımcısının Cem Adrian’ın kendisi olduğunu da ekleyelim.
Albümün ülkenin içinde bulunduğu karanlık zamanlara denk gelmesiyle ilgili bir soruya da yanıt veren Cem Adrian, “Her geçen yıl sanki bir önceki seneyi özlüyoruz gibi. Hatta bu albüm çok talihsiz bir döneme denk geldi, normalde 25 Ekim’de çıkacaktı. Bir hafta erteledik çünkü atmosfer o kadar kötüydü ki... Hep sanatın iyileştirici gücünü düşünüyoruz ama onun da yetmediği zamanlar var. Artık her şey o kadar karanlıkken aydınlığa işaret etmekten de bazen utanabiliyorsunuz, çekinebiliyorsunuz. Biz üretmeye, umut etmeye, umut saçmaya elimizden geldiği kadar devam edeceğiz. Daha karanlık bir dönemde daha fazla aydınlatmaya çalışacağız. Yani yapmamız gereken tek şey bu” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet