Yetersizsen Anahtar Bile Kapıyı Açmakta Zorlanıyor



Cumhuriyet Halk Partisi mazlumun ve ezilenin yanındadır!! Bu düşünce bizlere tarih boyunca böyle aktarılmış ve inandırılmıştır.

Cumhuriyet Halk Partisinin ilkelerine ve ALTI OK’unun temsil ettiği kavramlara inananlar, mücadelesini hiç yılmadan sürdürmeye ve güç zehirlenmesi yaşayanlar ile faşizmin yanında olanlara karşı direnmeye devam etmişlerdir ve mücadeleye devam edeceklerdir.

İzmir’deki sosyal demokrasiye inanmış sağ kökenli vatandaşlar ile Cumhuriyet Halk Partisine koşulsuz oy veren vatandaşlar sayesinden 15 yıldan beri İzmir CHP’nin kalesi durumunu korumaktadır.

Kale ne demektir. “Savunma ve güvenlik amacıyla yapılan ve kullanılan, kalın ve yüksek duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kolay girilemeyen, korunmalı yer” işte tarifinden de anlaşıldığı gibi; sadece korunma amaçlı ve burada yaşayan insanların kendi yaşam tarzlarının ve rahatlıklarının değişmesine müsaade etmek istemedikleri için CHP’ye oy vermeleri nedeniyle; kale pozisyonunu korumaktadırlar.

Ancak; gücün tartışılmaz etkisi ile sarsılmış olan CHP, dengesini kaybederek sendelemeye başladı. Bu sendeleyiş bir atasözünü anımsattı. “Ağacın Kurdu Kendi İçindedir

İzmir’de, örgüt ve örgüte rağmen koltuk savaşı verenlerin mücadelesi gölgesinde İl Kongresi yapıldı. Dizayn edilen; ilçeler ve il delegasyonu İl Kongresine yansıdı ve İl Başkanlığı seçiminde Büyük Şehir Belediye Başkanı kontrolü devraldı.

Parti üyelerine baskı yapılmaması ve delegasyonu özgür iradeleri ile seçilmesi söylemi, sadece İzmir Milletvekili Sayın Tacettin BAYIR’dan geldi. İzmir Milletvekilleri bölgelerinde yaşanan sorunlar ile ilgilenmek yerine ya milletvekilliğinin dayanılmaz hafifliği neticesinde sessiz kaldılar ya da yeniden seçilmek adına popilist yaklaşımlar sergilediler.

Milletvekillerinin il kongresinde ki yaklaşımları ve konuşmaları veya hiç konuşmamaları bile İzmir siyaseti hakkında tavırlarını ortaya koymaya yetmiştir.

Halkın seçtiği Milletvekili Sayın Tacettin BAYIR sessiz çoğunluğun sesi oldu. Sorunların ne olduğunu, nasıl siyasi barışın sağlanabileceğini, İzmir’de birlik ve beraberliğin hangi yoldan geçtiğini, eski il başkanı ve bu partinin emekçisi halkın deyimi ile “ÇAPACISI” olarak, 2019’da iktidarın nasıl yakalanacağını anlatmaya çalıştı. İzmir’de partisine gönül vermiş, beklentisiz siyaset yapan ve CHP’nin iktidar olması için mücadele eden binlerce parti üyesinin duygularını tüm açıklığı ile ortaya koydu. Kendisini kanıtlamış ve tekrar milletvekili olma kaygısı olmayan Sayın Tacettin BAYIR gibi partiye gönül vermiş üyelerin çoğalması CHP’nin iktidar kapılarını açmasını sağlayacaktır.

İl Başkanlığı için yarışan iki aday için söylenebilecek hiç bir şey yok. İki aday zaten birbirleri ile ilgili barış ve birlikte mücadele mesajları vermiş çok değerli partililer. Yeni seçilen İl Başkanı da görevini en iyi şekilde yürütmeye çalışacaktır. Müdahale olmadığı takdirde.

Fakat bu yarış esnasında yaşananlar ve sonuçları ile ilgili birkaç şey söylemek gerekmektedir.

İl delegeleri üzerinde yapılan baskı zaten İzmir’li partililerin malumu, ancak, kongre esnasında provakasyon yapan kişinin durumu ayrıca düşünülmesi gereken bir konu.

Bu kişi daha önce, Sayın Atilla SERTEL’in milletvekilliği adaylığının düşürülmesine neden olarak partiden ihraç istemine karşı ihraç edilmeyen kişi. Basında çıkan haberler neticesinde, o kişinin hangi ekip ile bağlantısı olduğu dikkatle izlenmiştir.

İl kongresin de ders çıkarılması gereken nokta ise;

PM üyeliği, Milletvekilliği, İl Başkanlığı yapmış, Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Aziz KOCAOĞLU ekibinden olan ve İzmir siyasetini yönlendiren Sayın Alaattin YÜKSEL ile iki dönemdir Narlıdere İlçe Başkanlığını sürdüren Sayın Şahin FIRAT’ın kurultay delegeliğinin yazı tura sisteminde gündem konusu olmasıdır.

Gerçi ikisinin de kurultay delegeliği düşmedi ama trajikomik bir durum ortaya çıktı. Tabi bu durum herkesin başına gelebilir ama bir ilçe başkanı ve bu kadar siyasi geçmişi olan birisinin başına gelmesi düşündürücü ve İzmir siyaseti açısından mutlaka incelenmesi gereken bir konu.

Bu bağlamda; eski İl Başkanı Alaattin YÜKSEL’in düştüğü bu durum İzmir’li partililer ve Narlıdere İlçe Başkanı Şahin FIRAT’ın vaziyeti ise Narlıdere’li partililer tarafından dikkatle değerlendirilmelidir.

Yazımın başlığını neden “Yetersizsen Anahtar Bile Kapıyı Açmakta Zorlanıyor” koydum. Narlıdere siyasetinin gerçekleri açısından tercih ettim.

Narlıdere’de olaylı bir kongre yaşandı.

Narlıdere’de ilk defa kadın bir adayın olması hazmedilemedi.

Her zaman dillendirilen ve kadınların siyasette önünün açılması gerektiğini vurgulayan siyasetçiler kadın adayı destekleme cesareti gösteremediler.

Güç zehirlenmesi yaşayanlar tarafından kongredeki siyasi eleştirilere cevap veremeyenler ve verecek cevabı olmayan yüksek binalarda oturanların organize ettiği taşeron ve kadrolu işçiler tarafından 4-5 tane muhalif pozisyonda olan siyasetçilere saldırılarak susturulmak istendi.
Ama; İzmir siyasetinde Narlıdere’nin durumuna baktığımızda sonuç vahim.

Kamu gücü, çıkar ve menfaatler sayesinde tespit edilmiş delegasyon ile sonucu belli olan kongrede blok liste ile 13 il delegesi kazanılmasına ve fire vermeden Sayın KOCAOĞLU’nun adayının desteklenerek anahtar listede olmalarına rağmen, İl kongresinde; İlçe Başkanı Şahin FIRAT’ın kurultay delegeliğinde kuraya kalması (sonradan düzeltildi) ve İl Yönetim Kuruluna aday olan Binali GÜL’ün son sırada yer alması Narlıdere’de gözden kaçmadı.

Sayın Ezgi KILIÇ ise Narlıdere delegasyonunda fire vermemek adına anahtar listeye konulmuş kurultay delegesi adayı olarak ve İzmir’de siyasi açıdan çok tanınmamasına rağmen; hem Narlıdere İlçe Başkanı Şahin FIRAT’tan hem de daha önce İl Genel Meclisi Üyeliği yapmış Binali GÜL’den çok fazla oy alması Narlıdere’de CHP üyeleri arasında bu sonucun çokta sürpriz olmadığı söylentilerine yol açtı.

Yani anahtar listede olmak veya gücü kontrol etmek yetmiyor. Bazen yeterli olmak ve siyaseten başarılı olmakta gerekiyor.

Son olarak; “İzmir Aziz’dir Aziz Kalacak” sözleri yerine, “İzmir Özgürlüktür Özgür Kalacak” desek herhalde CHP için daha hayırlı olacaktır.