Umudu Karanlığa Dönüştürmeyin

Türkiye’de umut olarak beklenen 7 Haziran Genel Seçimleri sonuçlarına baktığımızda 2 olumlu sonuçla karşılaşıyoruz. Birincisi, 13 yıldır Türkiye’yi bir bataklığın içine sürükleyen AKP rejiminin çökmesi, ikincisi ise Türkiye partisi olduğunu ispat eden ve 81 ilden oy alan HDP’nin, barajı aşıp seçmenini TBMM’de temsil etme hakkına sahip olmasıdır.

 

Özet olarak, faşizmin, hırsızlık ve yolsuzluğun cezalandırılması adına önemli bir seçim sonucu ortaya çıkmıştır.

 

Tüm partiler seçimlere mutlak başarı sağlamak, güç kazanmak için girerler ve 2 sonuç ortaya çıkar başarı ve başarısızlık. Başarı ve başarısızlık, sonucun iyi analiz edilmesi ve yerli yerine oturtulması ile anlaşılabilir.

 

Seçimler sonrası, Medya ve sosyal paylaşım sitelerinde en çok yüklenilen CHP ve Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU olmuştur. Ancak, başarı ve başarısızlık objektif bir değerlendirmeden geçirilmeden yapılan bu saldırılar, hiçbir amaca hizmet etmeyen ve tamamen kötü niyetli yaklaşımların bir neticesidir.

 

2011 genel seçimlerinde; MHP ye verilen emanet oylar, bu günde HDP’ye verilmiştir. Bu durum CHP seçmeninin demokrasiye olan inancının ve ülkesinin geleceğini düşünmesi açısından önemli bir göstergedir. Pratikte % 3 oy CHP ye 10-15 milletvekili kazandıracağına AKP’ye  80 milletvekilini kaybettirmiştir. Bazen kazanmak yerine kaybettirmekte başarıdır. Ayrıca, hiçbir yerde ve seçim konuşmalarında Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu HDP’ye oy verin diye bir demeçte bulunmamıştır. Yani seçmenin doğal refleksi gelişmiştir. Sadece bu emanet oylar ile birlikte düşündüğümüzde şu anda CHP % 29-30 bandında olacaktı. Bununla birlikte özellikle İzmir’de yapılan CHP’li yerel yönetimlerin ve İl, İlçe Yönetim Kurullarının çalışmaları ayrıca değerlendirilmelidir. Bu analiz çerçevesinde baktığımızda Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU’nun başarısızlığından söz etmek çok da anlamlı olmayacaktır.

 

MHP kanadına baktığımızda, Genel Başkan Devlet BAHÇELİ’nin yaptığı açıklama ile milletvekili sayısının artmasının, erken seçim sonrası daha da artacağını düşündüğü ve sanki tek başına iktidar olabileceği kanısında olduğu görülüyor. Bahçeli AKP ve HDP koalisyonunu teşvik etmekle birlikte, asıl amacının CHP-AKP-HDP koalisyonu oluşturulması olduğu görülmektedir. Sayın Devlet BAHÇELİ’nin bu düşüncesi tam bir kurnazlıktır. Türkiye’yi faşizme götürmüş ve çökme noktasında olan AKP’nin bataklığına CHP ve HDP’yi de sürüklemeye yönelik düşünceden başka bir şey değildir.

 

MHP’nin bu yaklaşımının;

 

Türkiye’de yaşanan hırsızlık ve yolsuzlukların hesabının sorulması,

 

Yargının yerli yerine oturtulması,

 

Eğitim sisteminin çağdaşlaştırılması,

 

Faşist yasaların ortadan kaldırılması yerine,

 

kendi siyasal ikbalini güçlendirmeye yönelik bir yaklaşım olduğu söylenebilir.

 

HDP Eş Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ seçimler öncesi sürdürdüğü barışçıl havayı seçim sonrası büyük bir başarı göstermelerine rağmen aynı olumlu yaklaşımla yinelemiştir. Başarılı bir seçim geçirmişlerdir. Barışa ve özgürlüğe katkı sağlayacaklarını deklare etmiştir.

 

AKP Genel Başkanı Ahmet DAVUTOĞLU’nun açıklamaları veya balkon konuşmalarına gelirsek, bunları 13 yıl boyunca dinledik pek dikkate almamak lazım. Tabi tam olarak ifade etmek gerekirse bir ağabeyimin sık sık kullandığı bir cümle en iyi şekilde özetler. ”BOŞ KONUŞUYORSUN BOŞ

 

Faşizmin, Hırsızlığın, Yolsuzluğun ve Yoksulluğun ortadan kaldırılabilmesi adına, üç farklı düşüncedeki siyasi partinin (CHP-HDP-MHP) bir araya gelerek, Türkiye’nin geleceğinin aydınlatılabilmesi için asgari müşterekte buluşması gerekmektedir. Bu tarihi bir sorumluluktur. Kimse rüya görmesin mevcut şartlar altında bir tane değil bin tane erken seçim yapılsa, TBMM meclis tablosu şu ankinden çok farklı çıkmayacaktır.