Laik çağdaş özgür bilim ve kültürle donatılmış ırk,dil,din ayrımı yapmadan insan olmanın yüceliğine inanan uygar dünyanın onurlu başı dik fikri hür,irfanı hür,vicdanı hür hürriyet sevdalısı insanlar yaşamak üretmektir,yaşamak direnmektir.
Yaşamak beşikle tabut arası kısa bir yolculuktur.
Tıp çok ilerledi,her gün biraz daha çok ölüyoruz.
Ömür kısa yaşam iki perdeli bir skeç gibi komediyle başlayıp dramla bitiyor.
Ölüm her yerde ölüm ülkemde ölüm başka, genç yaşta ölüm başka.
Nasıl öldü, kim öldü, kim öldürdü?
Dostlar sağ olsun vicdan can çekişirken, insanlık öldü.
Cenaze törenlerinde siyah kıyafetlerin ve siyah gözlüklerin arkasına saklanan yüzlere Korona salgını nedeniyle bir de siyah maske eklendi kara günün kostümü tamamlandı.
Siyah gözlüklerle kapanan gözler bir birlerini görmezken acı hüzün nasıl anlaşılır,anlamakta güçlük çekiyor insan.
Şaşkın gözler,dalgın gözler,yorgun gözler,dargın gözler dilin anlatamadığını gözler anlatır.
Cenazeye saygı da azaldı, kimi cenaze törenleri siyah kıyafet balosuna benzerken kimileride siyasi etkinlik görünümünde oluyor.
Bir köşede siyaset,diğer köşede ticaret konuşulurken daha da acısı cenaze toprağa verilmeden rahmetli veya yakınları hakkında dedikodu yapılırken kaşla göz arası insanlar bir birlerini harcarken siyaset insan kazanma sanatı olduğundan siyah kuşaklı çelenklerden sonra siyasiler gelirler,siyasetin gereğini yerine getirmiş olurlar.gündemleri dolu olan siyasiler ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracakları için cenaze defini yapılmadan çekip giderler.
Sayın millet vekili siyah gözlüğünü çıkartıp siyah makam aracına doğru giderken rahmetlinin fotoğrafı alacaklı gibi yapışmış yakasına küçücük resim bela olmuş devlet adamının başına.
Geride kalanlar rahmetliye hakkınızı helal ediyor musunuz.
"Elbet Hakkı Vardır Kulların Kulda" Sayın vekil düşünüyordu, Halk bana değer verdi,rey verdi, şan verdi, bense Halka vaatlerden başka bir şey vermedim.
Kıyak emeklilikle hayatıma yön verdim.diye kendini sorguluyordu,titreyen parmaklarıyla yakasından çıkardığı fotoğrafa son kez bir daha baktı siyah aracın siyah penceresinden yüreğindeki siyah korku tünelinden geçerek fotoğrafı rüzgara bıraktı.
Makam aracına kuruldu yüzünü astı şoförüne yüksek sesle baz gaza oyalanma,kırmızı ışıkta bekleme Demokrasi meydanında düşünen adam heykelinin açılışı yapılacak geç kalmayalım.
Rahmetli demokrasi neferiydi,doğru bildiğinden taviz vermezdi,asildi,asiydi sözünü kimseden esirgemezdi gururluydu,0nurluydu direnç şairiydi, özgürlük militanıydı, o bir yorgun demokrattı, her yolu mubah sayanlarla,düşleri olta ucunda yaşamı rastgele olanlarla, insan emeğini sömürenlerle, umuda sırtından hançer vuranlarla,hesaplaşmadan alacaklı gitti bu fani dünyadan.
Sular hep aktı geçti
Kurudu vakti geçti
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti
Cenaze konvoyu kabristana doğru ilerlerken beyaz bir araçla bir genç müzik eşliğinde konvoyu geçerken Aşık Mahzuni Şerif’in sesi yankılanıyordu
Ey Arapça Okuyanlar Allah Türkçe Bilmiyor mu? Türkülerle Gömün Beni .
Bir gece başımı alıp
gitmek istiyorum
bir deniz kenarımı olur
bir dağ başımı olur
gözün görmediği
kulağın duymadığı
insan ayağının değmediği
canlı hücrenin öremediği
güneşin ısısı yok
rüzgarın sesi yok
doğanın yeşili yok
çiçeklerin kokusu yok
burası neresi
ıssız sessiz
dar ve karanlık
burası dört duvar
dört duvar dediğim
mezarmış meğer
severken aşkımla
girmişim meğer
bin aşk gelse
çıkamam
ölmüşüm meğer.