15 Temmuz sonrası, o döneme kadar eli kolu bağlı
bekleyen YÖK Başkanlığı tüm dekanların istifasını
istemişti.Alel acele tam soruşturulmadan, kafadan Rektör
ve Dekan vekilleri atanmıştı.
Aradan geçen 4 aylık süre içinde,cemaat bağlantıları
konusunda önemli yol katedildi.Dosyalar kabardı.Yeni
dosyalar açıldı.

Acaba zaman içinde, bu atanan kişiler içinde, devletin
istihbarat birimlerinin ve savcılığın kayıtlarına
giren, sorgusu yapılamış kişiler var mıdır?

Yoksa ... zaten hatırım kalır.

Bir YENİ KHK ile;
Daha önce rektör ataması yetkisini üzerinde toplayan
Cumhurbaşkanı tüm rektörleri bir havuza alarak tekrar
atayabilir.Bu arada cemaatle mücadelede yetersiz kalan,
bazı kripto çürük elmaların da ayıklanması
sağlanabilir.

Yeni bir KHK İle, YÖK Başkanı gerektiğinde Rektörlerin
tamamının istifasını isteyebilir...hükmü ile tüm
rektörlerin istifası alınır.Ve atamalar tek elden
yeniden yapılır.

Böylelikle, ağır aksak yürüyen üniversitelerdeki
cemaatle mücadelenin hızı ivmelendirilir.

Bu öneri olur mu?

Neden olmasın?

Özellikle Ankara'da başta, Afyon Kocatepe, ODTÜ ve
Gazi Üniversiteli hocalar bu önerime " keşke
olsa" diyorlar.

Bence de, kesinlikle iyi bir öneri.

Belki yarın... belki yarından da yakın.

Kim bilir?

Belki de içimize doğmuştur...diyelim.

Gİden gider, kalan ve yeni atanan sağlar ile cemaatin
köküne kibrit suyu verilir.Savcılıklar süne zararlısı FETÖ ile mücadele ederkene..!!


Rektör seçilecek kişi, cemaatin bizzat mağduru olanlar
arasından ve cemaat unsurlarını geçmişte en az
birkere savcılığa şikayet etmiş ve YÖK
tarafından dosyası sümen altı yapılmış, kişiler
arasından seçilmelidir.FETÖ Yönetimlerinde birkez bile bulunmuş kişilerin üstü çizilmelidir.Eğer niyet ve amaç gerçekten FETÖ ve unsurları ile mücadele etmek ise, bu kural
mutlaka işletilmelidir.