Ormanda bir gün yangın başlar küçük bir serçe ısrarla vazgeçmeden küçük gagasıyla damla damla su taşır yangına, bunu gören orman ahalindeki hayvanlar gülerek sorarlar serçeye. Sen ne yapıyorsun öyle senin taşıdığın suyla söner mi? bu yangın diye. Serçe biraz muzip kendinden emin cevap verir ahaliye, ben benim üstüme düşen görevi yapıyorum, siz ne yapıyorsunuz…
Siz ne yapıyorsunuz!!!
Halkımı sevmediğimden bu halkın değişmesini istiyorum. Halkımı sevsem ne diye halkımın değişmesini isteyeyim.” Şimdi yanlış anlaşılır kaygısı sardı bak beni benim anladığım bu topraklarda yaşayan insana dair bir sevgisizlik değil aksine insandan yana olmayan tutumlara karşı bir serzeniş. İnsanın nasıl insanca yaşayacağını temele almadan yapılan bütün politik tartışmaların hiçbir şeyi aşamayacağını zaten yaratılmış olan içi bomboş gündemleri evi geçindirme derdinden başını kaldıramayacak hale getiren modern iktidarın büyük gözaltısında olan benim de içinde tutsak olduğum halkın her bireyinin kendini hep birlikte nasıl kuratarabileceğinin sorgusundayız. Minik bir serçenin korkusuzca yemek bulmak için verdiği mücadeleyle başlayan bu hafta sonu yazısını onun hikayesiyle bitirelim.