Narlıdere 2.İnönü, Atatürk, Çatalkaya ve Narlı Mahalleri sınırları içerisinde bulunan 43 Hektarlık alanın; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında, 10 Temmuz 2013 tarihinde çalışmaların başlaması için Narlıdere Belediyesi GEÇİCİ olarak yetkilendirilmiştir.
6306 sayılı bu yasa halkın dilinde kısaca kentsel dönüşüm yasası olarak geçmektedir. Bu yasa ile yapılan dönüşüm çalışmalarında vatandaşların büyük sıkıntılar çektiği Türkiye’nin her yerinde örnekleri ile kendini göstermektedir. İstanbul Fikirtepe ve İzmir Karabağlar en yakın dönemde vatandaşın mağdur edildiği yerler olarak gösterebiliriz.
Bir gerçek var ki; vatandaşı TOKİ’nin insafına bırakmaktansa yerel yönetimlerle kentsel dönüşümün gerçekleşmesi daha mantıklı gözükmektedir. Ancak; bu dönüşümü yapacak belediye yetkililerinin vatandaşı kandırmadan, adil, doğru ve zamanında bilgilendirme ile donatacak özelliklere sahip olması gerekmektedir.
İnsanların en önemli haklarından birisi olan barınma hakkının yurttaşların elinden alınması çok sıkıntılı sonuçlar doğurabilir.
Bu bağlamda bir hatırlatma yapmakta fayda var. Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur; seçimler öncesi bu bölgede yaşayan vatandaşlara bazı vaatler vermişti;
- Narlıdere Belediyesi 43 hektarlık alan içinde yaşayan tüm hemşehrisinin HAKKINI sonuna kadar teslim edecektir.
- Asla ama asla kimse en ufak bir HAK KAYBINA uğramayacak.
- Asla ama asla kendi mahalle sınırları dışında başka yer de başka ilçede oturmayacak TRAMPA olmayacak.
- Asla ve asla hazine arazisi üzerinde binası olan imar affından yararlananlarla, 43 hektarlık alan içindeki ile bu alan dışında kalan tüm gecekondu sahipleri MAĞDUR EDİLMEYECEK.
- Hak sahibi vatandaş kendisine verilecek konutlar için HİÇBİR bedel ödemeyecek.
- Tespitler bitip, imar planları onaylandıktan sonra vatandaş inşaatların ne şekilde yapılmasına kendi özgür iradesiyle karar verecek. İnşaatların yapım modeli oradaki hak sahipleri arasında gerçekleştirilecek REFERANDUMLA belirlenecek
- Hak sahibi de VATANDAŞ söz sahibi de VATANDAŞ olacak.
Bu vaatlerin takipçisi olarak tespit ettiğimiz birçok eksik ve yanlış uygulamalar var. Şimdilik bunlardan sadece iki tanesini kısaca belirtmek isterim. Birincisi; tespit haritaları sağlıklı ve doğruluktan uzak olduğu ile ilgili söylentiler ve altındaki imzanın hukuki değeri nedir? İkincisi ise kamu arazisi üzerinde bulunan gece kondular için uygulama nasıl olacaktır.
Yerel Seçimlerde vaatler bol keseden dağıtılabilir, ama her zaman AKLIMDA dememiz gerekir. Hele ki sonucunda; telafi edilemeyecek kayıplar yaşamak istemiyorsak, çocuklarımızın geleceğinin ve dişimizden tırnağımızdan artırdıklarımızın elimizden uçup gitmesine seyirci kalmak istemiyorsak çok daha dikkatli olmalıyız. Bu nedenle;
İtiraz hakkın var, kullan,
Yeşil alan ve tahliye alanı iste,
Mülk haklarına sahip çık,
Kat mülkiyeti veya kat irtifakı iste,
Bireysel hareket etme,
Ortak çıkarlarda katılımcı ve paylaşımcı ol,
Söylentilere kulak asma, kaynağını öğren,
Önerilen projeyi gör ve anla,
Projedeki payını ve yerini öğren,
Projenin depreme dayanıklılık belgesini al,
Bilmediğin, anlamadığın yazıya imza atma,
Her belgenin fotokopisini al.
Bahsi geçen mahallelerde herhangi bir arazi ve evimiz olması bile; Narlıdere’de yaşayan bir vatandaş olarak Narlıdere Kentsel Dönüşüm Projesi ile iki nedenden dolayı ilgilenme zorunluluğumuz olduğunu düşünüyorum.
Bunlardan birincisi; bugün Türkiye genelinde kentsel dönüşüm sürecini incelediğimde “yapı” ağırlıklı ve inşaat sektörü odaklı olduğunu görebiliriz. Bu kapsamda insanca yaşanabilecek bir ortamdan ziyade betonlaşmaya yönelik bir uygulama izlenmektedir. Narlıdere’nin dokusunun bozulmaması daha çok yeşil alan, eğitim ve sosyal yaşam alanlarının korunmasına dikkat edilmelidir. Narlıdere’de nefes alabileceğimiz alanların yok edilmemesi gerekmektedir. Bunun en çarpıcı örneği Yenikale Mahallesindeki betonlaşmanın yarattığı sorunlardır.
İkincisi ve en önemlisi; sosyal demokrasiye inanmış kişiler olarak orada yaşayan yurttaşlarımızın haklarının gasp edilmemesi için mücadele etmektir. Elde edilecek rantın halkla paylaşılmasıdır. Kamu arazilerinin birilerine peşkeş çekilerek yeni zenginler yaratılmamasıdır.
Bu genel bilgilendirme aşamasından sonra önümüzdeki yazılarımda Kentsel Dönüşüm Projesi sorunlarının ve uygulamalarının detaylarını yazmaya ve takip etmeye devam edeceğim.
Narlıdere hepimizindir, bu bölge yaşayanlarda dostlarımızdır