Saf acı. Saf öfke. Hakkında hiçbir şey hissetmemeye çalıştığın bu şey kâbusun ta kendisi. Duyduğundan beri anlam vermek bir yana sana çarpmamasına çalıştığın şey bir cinayet. Cinayetin ta kendisi. Korkuyor musun? Ben korkmuyorum. Orada sen de ben de varız. Berkin de var. Ali İsmail de var, Abdullah da var, Medeni de var, Deniz de var, Nazım da var, Sabahattin Ali de var, Behice Boran da var. Onların ve daha nicelerinin vicdanı var orada. Hissetmemeye çalıştığın şeyin ismi acı, üzüntü.
Sabahtan beri düşünüyorsun. Hayatın aktığını düşünüyorsun ve birilerinin öldüğünü. O birilerine üzülmemek için elinden geleni yapıyorsun. Çocuğunu okuldan alıyorsun, eve gidiyorsun, televizyonu açıyorsun ama kanalları hızla geçiyorsun, internetin başındasın, hayır bir bakıyorsun, olayın içine çekilebilir ve üzülebilirsin, bu yüzden biraz daha donuk vaziyette takılıyorsun, sonra üşüşmeye başlıyor fotoğraflar, önemli sayılanların yaptığı konuşmalar, sokaklarda direnen insanlar ve bir bakıyorsun sana birşey olmuş. Uzun zamandır devam ediyor. Sen hislerini bilmiyorsun. Kendine soruyorsun. Ne hissediyorum? Cevabını bilmiyorsun. Hissetmiyorum diye düşünüyorsun. Ama nasıl olur? Nasıl olur?
Neden şaşırıyorsun ki? Uzun zamandır acıyı hissetmeyesin diye üstünü örtmeye çalışıyor bazıları, şimdi bir anda nasıl olur da hissedebilirsin? Dahası hissettiğin duygu ile nasıl başa çıkabilirsin? Yıllarca bilinmezliğin üzerine düşmedin mi? Nasıl daha spiritüel olacağın, nasıl sezgilerini güçlendirebileceğin üzerine boşuna mı çalışmalar yaptın? İnanman gereken birtakım değerler de var ki seni şimdi’den, olmakta olan şeyin kendisinden koparıyor; gerçeği bilinmezle açıklamaya çalışıyorsun, hatta açıklamak bile gelmiyor içinden, bilinmeze adeta sığınıyorsun, sırf hissetmeyesin diye. Acıyı. Ama acı burada işte, gözümüzün önünde, burnumuzun dibinde, dilimizin ucunda, hissedersen insana benzersin biliyorsun, altıncı his gücünün yarattığı karizma da bozulur, bozulsun, korkma, birinci his kendisini hatırlarsa yaklaşmakta olanı sezmekten ziyade bu kâbusu bozmaya, değiştirmeye cesaretin olur.
Bu yazı sana ulaşsın diye madenciler madenlerde kömür çıkarıyor.
Biz birbirimizin özgürlüğüyüz; birbirimizin ilacıyız.
Hepimizin başı sağolsun.
Ölen Madenciler için Balık Ağı/t
şimdi boynu boyunlarında kardan bulut,
sarkıyor dar sarkıyor uzakta üç yüz
fısıltı fısıltıları
kim kâm kim kem kim kin
kim kâm kim kem kim kin
kim kâm kim kem kim kin