KİM YAPTI, KİMLER YAPMADI…

Emniyet güçleri kanıtları topluyor.
Savcılar incelemeler yaparak olayı aydınlatmaya çalışıyor.
Saldırının ardından çok kısa süre içinde saldırıyı gerçekleştiren teröristin hem adı, hem de bağlantılarının belirlendiği açıklanıyor.
Hem fail, hem de bağlantıları, saldırıdan sadece saatler sonra, önce Başbakan Ahmet Davutoğlu, ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanıyor. Failinin Salih Neccar olduğunu söylüyorlar ve Davutoğlu, Neccar hakkında Suriye doğumlu olduğunu, Suriye’nin Kobani bölgesindeki Amude köyünden geldiğini açıklıyor.
Hatta saldırgan ve bağlantıları konusunda belirlenen bilgiler ve kanıtlar, ABD’nin de içinde olduğu BM Güvenlik Konseyi’nin beş üyesi (ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin), Almanya ve AB Dönem başkanlığını yürüten Hollanda’nın Ankara’daki büyükelçileri ile paylaşılıyor.
 Ancak ABD Büyükelçisi ile tüm kanıtlar paylaşıldıktan sonra bile Washington’dan “saldırının faili konusunda soru işaretleri var” açıklaması yapıyor.
Kafalar iyice karışıyor.
Ankara saldırısının ardından, kurbanlar teşhis edilemeden, içinde bulunduğu bombalı aracı patlatan ve cesedi parçalara ayrılan saldırgan teröristin kimliği tespit ediliyor.
Teröristin kimliğinin Suriye’den Türkiye’ye giriş yaptığı sırada verdiği parmak izinden teşhis edildiği bilgisini gazeteler yazıyor.
Saldırıdan sonra gözler PKK’ya dönmüşken, PKK terör örgütünün elebaşılarından Cemil Bayık, saldırıyı üstenmiyor ve ; “Saldırıyı kim yaptı bilmiyoruz” diyor. Ancak Ankara saldırısının Güneydoğu’da Türk güvenlik güçlerinin yürüttükleri operasyonlara “misilleme olabileceğini” açıklayarak ipucu veriyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 28 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının ardından saldırının failinin PYD’li Salih Neccar olduğunu açıklarken, kafa karıştırıcı gelişme yaşanıyor. Saldırıyı yaptığı iddia edilen PYD’nin lideri Salih Müslim, Sky News’a yaptığı açıklamada “Ankara saldırısıyla uzaktan yakından hiçbir ilgimiz yok” diyor.
Müslim’in açıklamasının ardından bir açıklama da PYD’nin silahlı kolu olan YPG’den geliyor ve Ankara saldırısıyla ilişkisinin olmadığını iddia ediyor.
ABD’den Ankara saldırısı konusunda, AKP hükümeti ABD’nin Ankara Büyükelçisi’ne kanıtları ilettikten sonra iki ayrı açıklama geliyor : ABD Başkanı Barack Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanlarından Ben Rhodes, “biz hükümet olarak sorumluları belirleyemedik” diyor, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby de, “saldırıya ilişkin soruşturma sürüyor” diyor ve ekliyor; “bizim için ucu açık…”
Davutoğlu’nun “Amude köyünden Salih Neccar yaptı” açıklamasının ardından gözler Rojava’daki Amude köyündeki Neccar ailesine dönüyor.  Ancak aile de bölgedeki gazetecilere yaptıkları açıklamada, ailede bir tek “Salih Neccar” olduğunu, onun da 60 yaşında olduğunu söylüyor.
Tüm bu gelişmelerin ardından kafaları en çok karıştıran açıklama geliyor. Saldırıdan iki gün sonra, PKK’dan kopan TAK adlı terör örgütü, Ankara saldırısını üstleniyor, TAK, saldırıyı yapan teröristin ismini de veriyor; Saldırganın Zınar Raperin kod adlı Abdülbaki Sönmez olduğunu açıklıyor. 
Kimlerin yaptığını tam henüz bilemiyoruz, en azından tatmin olamadık. Ama kimlerin yapmadığını biliyoruz.
Devletteki her işe karışmayı huy edinmiş Cumhurbaşkanı yapmadı.
Kendi yetkilerini kullanmakta Cumhurbaşkanına rolünü kaptırmış Başbakan yapmadı.
Kınama noktasında olduğunu zanneden İçişleri Bakanı yapmadı.
Ülkeyi “Değerli Yalnızlık” noktasına getiren AKP’nin Politikaları yapmadı.
Açılım Politikası diyerek açık açık Terör Örgütünün silahlanmasına göz yuman AKP Hükümetleri ve onun sorumlu Valileri yapmadı.
Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı Dış Politika üreten adamlara “Monşer” diyenler, sonra bu sıfat ayıp sayılarak devletin bu işten maaş alan memurlarını saf dışı bırakanlar yapmadı.
Irak’a savaşmaya giden ABD askerlerine “Dua edenler” yapmadı.
Sürekli ülkeler ziyaret etmeyi büyük bir marifet gören bir anlayış ortaya atılması ve hangi başbakan ne kadar ülke gezmişti, en çok hangi Dış İşleri Bakanı havada zaman geçirdi gibi tartışmaları yapanlar yapmadı.
İçeride olduğu gibi dışarıda da “Kasımpaşalı” tavırlarda olanlar yapmadı. ( Tabii bu sadece tavırlarda kalıyor, masada henüz bir Kasımpaşalılık göremedik)
“Komşularla sıfır İlişki” yi icat edenler yapmadı.
“One minut, olmaz olmaz, bir daha da gelmem küstüm” diyerek kükreyip sonra cümle alemin gözünün içine baka baka Suriye sınırındaki mayınlı arazileri İsrail’e verip özür dileme çabasına gidenler yapmadı.
Hiç kimse bir şey yapmadı aslında. Sorumluluk duyup istifa etmek gibi bir davranışı bile yapamadılar.