Oscar Wilde, “Herkes benim gibi düşünüyorsa, yanılmış olmaktan korkarım” diyor...
Bugün sizlere izninizle bir kaç şey soracağım,
Kadın haklarını savunup kendi evinde kadına söz hakkı vermeyenleri hiç gördünüz mü ?
Demokrasiyi savunup kendi yaşamında, ailesinde, partisinde, derneğinde, vakfında demokrasiyi rafa kaldıranları gördünüz mü ?
Hayvan haklarını savunup hayvanlara işkence edenleri gördünüz mü ?
İnsan haklarını savunup etnikçilik ve ırkçılık yapanları gördünüz mü ?
Barışı savunup savaş çığırtkanlığı yapanları gördünüz mü ?
Sevgi dilini kullanarak nefret ve kin dağıtanları gördünüz mü ?
Demokrat olduğunu iddia ederek Kendi düşüncelerini başkalarına dayatmaya çalışanları, herkesi kendi gibi düşünmeye zorlayanları, hatta bunun için şiddet yoluna başvuranları gördünüz mü ?
Son bir şey daha;
Aynı düşüncelerle yola çıkıp, benzer biçimde davranıp, değişik sonuçlar alabileceğini umanları gördünüz mü ?
Daha pek çok şeyi sayabilirim.
Ben gördüm. Solcu, sağcı, liberal, İslamcı, faşist, komünist, sosyal demokrat vb olduğunu iddia eden her kesimden gördüm. Muhtemelen kendi aramızda da vardır.
İşte bu nedenle cinayetler, kadına şiddet, tecavüz, dolandırıcılık, hırsızlık, sahtekarlık, dolambaçlık, güvensizlik, sevgisizlik toplumda egemen kültürün bir parçası olduğunu düşünüyorum.
İşte bu nedenle eğitim ve kültür devrimine ihtiyaç vardır diye düşünüyorum.
İşte bu nedenle demokrasi mücadelesine ihtiyaç vardır diye düşünüyorum.
Tam da bu noktada soru şu: Türkiye'de eğitim ve kültür devrimini kimler ve nasıl yapacaktır ?
İşte bu nedenle; ister birey düzeyinde olsun, ister toplum düzeyinde… demokratlık, bir yönetim biçimi olmaktan çok, bir ilkeler topluluğudur ve gerek toplumun, gerekse o toplumu oluşturan bireylerin ruh sağlıklarının önemli bir belirleyicisidir diye düşünüyorum...
Kalın sağlıcakla...