Sözcü gazetesi yazarı Uğur Dündar, Ravza Kavakçı Kan'ın İBB'ye eğitim giderlerini ödettiğinin ortaya çıkmasının ardından kaleme aldığı yazısında çok çarpıcı detaylara yer verdi.
Gazeteci Barış Pehlivan'ın yazısından bir alıntılama ile yazısına başlayan Dündar, tüm ailenin İBB'den nasıl kazanç sağladığını şu satırlarla anlattı:
“Halen AKP Milletvekili olan Ravza Kavakçı Kan, ABD'deki Howard Üniversitesi'nin doktora bölümüne 24 Kasım 2008'de kabul edildi. Kabul mektubu, baba Yusuf Ziya Kavakçı'nın Teksas'taki evine gönderildi.
*Bu kabulden hemen sonra, yani 1 Aralık 2008'de Ravza Kavakçı Kan, İstanbul Ulaşım AŞ'ye iş başvurusunda bulundu. 16 Aralık 2008'de de şirketin çalışanı oldu. Yani ABD'ye gideceği kesinleşen isim, İBB şirketinde işe başlatıldı.*Çark ve takvim işliyordu. Aradan bir hafta geçti. 23 Aralık 2008 tarihinde İstanbul Ulaşım AŞ Genel Müdürü Ömer Yıldız, Howard Üniversitesi'ne sponsorluk mektubu yazdı. Mektupta Ravza Kavakçı Kan'ın eğitim masraflarının, sağlık sigortası bedelinin, ABD'de kaldığı süre içerisindeki geçim harcamalarının ve daha birçok giderinin, İBB tarafından karşılanacağı taahhüt edildi. İstanbullunun ulaşımını çözmek için kurulan İBB şirketi, personelini amacından uzak şekilde siyaset bilimi okumaya ABD'ye gönderiyordu. Bunu yaparken de daha bir haftalık personelin, yani Ravza Kavakçı Kan'ın “başarılı bir çalışan” olduğu kâğıda dökülüyordu.
*Takvim yaprakları 30 Aralık 2008'i gösterdiğinde, Kan'a yolculuk öncesi elden 4 bin dolar verildi. Elbette ki uçak parası da İBB'nin kasasından çıktı. ABD'de bulunduğu her ay 2 bin dolar para ödeneceği de yine üniversiteye bildirildi.
★★★
Müfettiş raporunda, AKP milletvekili Ravza Kavakçı Kan'ın ABD'de yıllarca yaşaması için İBB paralarının nasıl akıtıldığı adım adım yazıyordu. Ve ortaya çıkıyordu ki 2013 yılına kadar, Kan'a toplamda yaklaşık 155 bin dolar ve 59 bin lira para verilmişti. Evet, İBB'nin toplu taşıma şirketi, ABD'de siyaset okusun diye bugünün AKP milletvekilinin cebini bu kadar parayla doldurmuştu. İBB bu raporla birlikte Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Hem kamunun cebinden çıkan paranın yasal faiziyle birlikte iadesi hem de bu hukuksuz işlemlere imza atan dönemin İBB çalışanları hakkında yargı süreci başlatılması talep edildi…”
Okuduğunuz satırları, başarılı soruşturmacı gazeteci Barış Pehlivan'ın önceki günkü Cumhuriyet”te yayımlanan çarpıcı haberinden alıntıladım.
Aslında Kavakçı ailesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi”ni geçim kapısı yapması yeni değil.
Şöyle ki;
Ravza Kavakçı Kan”nın ablası Merve Kavakçı (Halen Türkiye”nin Kuala Lumpur Büyükelçisi) 1996-98 yılları arasında dayısı Orhan Güngen'in aile firması olan Güngen İnşaat Şirketi'nde SSK'lı olarak çılışıyordu. Ama aynı Kavakçı, Refah Partisi Kadınlar Kolu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı olarak birçok ülkeye yolculuk yapıyor ve Refah Partisi”ni tanıtan konferanslar veriyordu. Güngen İnşaat'ın ortakları arasında yer alan Kavakçı'nın dayı çocukları da, o tarihlerde Refah Partisi'nin Çankaya İlçe Teşkilatı'nın aktif üyeleri arasında bulunuyorlardı.
Dayısının ARENA'ya yaptığı açıklamalara göre Merve Kavakçı”nın bir yandan SSK'lı olarak çalışıp tercüme işleriyle uğraştığı, diğer yandan Refah Partisi'nin vitrininde görevli olduğu süreçte (1996-98) aile şirketi olan Güngen İnşaat, Refah Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden o günün parasıyla 3 trilyon lira ihale bedelli “köprülü kavşak” inşaatı almıştı.
Aynı şirkete, daha sonraki tarihlerde, yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait bir kuruluş olan İSKİ'den, 12 trilyon liralık atık su kanalı işi de verilmişti.
★★★
Google arama motoruna “2. İSKİ Skandalı” yazıp tıkladığınızda karşınıza Güngen İnşaat Şirketi çıkıyor.
Çünkü gazetelerdeki iddiaya göre; 2005 yılında İSKİ tarafından yapılan İstanbul'un Asya Yakası 1. Kısım Atık Su, Yağmur Suyu Kanal İnşaatı İhalesi'ni, geçerli 47 teklif arasında en düşük 28. fiyatı verip kazananlardan biri olan Güngen İnşaat, yaklaşık 12 milyon liraya üstlendiği işi 6 milyon liraya bir taşerona devrediyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin eski Başkanı merhum Kadir Topbaş da eleştiriler ve gelen sorular üzerine “Bazı firmalar, kazandıkları ihaleyi gizlice başkalarına devrediyor ve büyük kazançlar sağlıyorlar” diyerek, dönemin İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur'u görevden alıyor.
★★★
Ekrem İmamoğlu'ndan önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Kavakçı ailesi için ballı kazanç kapısı olduğu anlaşılıyor!..