Dr. Lütfi Çamlı, Türkiye’deki corona virüsü pandemisinin genel durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Çamlı, vaka artışlarında Delta varyantının etkili olduğunu belirterek, şunları söyledi:
Sonbaharda kapalı ortamlara geçişle beraber vaka sayılarının daha da artacağı ve 4’üncü pik zirvesinin daha da yukarıya çıkacağı şeklinde kaygılarımız var. Öncelikle kontrolsüz, kademesiz bir açılma sağlandı. Henüz epidemiyolojik veriler, bu kadar kontrolsüz bir açılımı düşündürmezken bir anda neredeyse tedbirlerin tamamına yakını ortadan kaldırıldı.
İkincisi, Delta varyantının bütün dünyada giderek baskın hale geldiği bilindiği halde bu varyanta karşı özel tedbirler alınmadığı gibi, Delta varyantının yoğun olduğu ülkelerden örneğin Rusya’dan, İngiltere’den yeterince kontrol yapılmadan, karantina tedbirleri uygulanmadan turist gelmesine izin verildi. Özellikle bu turistlerin yoğun geldiği Antalya’da o dönemde yoğun bir vaka artışı olduğunu biliyoruz. Bayram hareketliliği sırasında da bunun tüm yurda yayıldığı şeklinde düşüncelerimiz var.
“BÜTÜN BUNLARIN BİR ARAYA GELMESİ YENİ BİR PİK OLUŞMASINDA ETKİLİ OLDU”
Etkin toplumsal bağışıklığa ulaşacak bir aşılama seviyesinden uzak olunduğunu söyleyen Dr. Çamlı, şöyle konuştu:
Özellikle Delta varyantı gibi bulaşıcılığı daha yüksek bir varyanta toplumsal bağışıklık için en az yüzde 80’lerin aşılanmasını gerektiğini biliyoruz. Bu aşılama 2 dozu tamamlamış kesimler için geçerli. Oysa bugün ülkemize baktığımızda, bu oranın yüzde 42-43’ler civarında. Kaldı ki bu kontrolsüz açılmanın toplumda yarattığı bir rehavet duygusu da var. Artık pandemi öncesi dönem gibi yaşayabiliriz gibi bir algı oluşturuyoruz ve baktığınız zaman restoranlarda, kafelerde, parklarda fiziksel mesafelerin korunamadığı, maskesiz kapalı ve havalanması olmayan ortamlarda birtakım sosyal etkinliklerin devam ettiğini, düğünlerin, taziyelerin devam ettiğini gördük. Bütün bunların bir araya gelmesi yeni bir pik oluşmasında etkili oldu.
“AŞISIZLARI İKNA ETMEK GEREKİYOR”
Kişilerin aşı olmak istememesinin muhtemel nedenlerine bakmak gerektiğini belirten Çamlı, şunları söyledi:
Burada bir aşı karşıtı grup var ki, bunlar aslında çok küçük bir grup. Çok daha ölçüde aşı tereddütleri olan bir kesim var. Bu tereddütlerin temelinde de bir güvensizlik duygusu söz konusu. Burada özellikle sağlığı yönetenlere karşı bir güvensizlik söz konusu. Pandemi döneminde yaşadığımız çelişkili yaklaşımlar ve açıklamalar, ne yazık ki kamuoyunda sağlık otoriteleri tarafından yapılan açıklamalara çok da güvenmediklerini, çok da inandırıcı bulmadıklarını anlıyoruz.
Dolayısıyla toplumun bu konuda güven oluşturucu, bilime dayalı açıklamalara ihtiyacı var.
“AŞISIZLAR PANDEMİSİ”
Aşı olmanın her ne kadar bireysel bir tercih gibi görünse de toplum sağlığını ilgilendiren bir konu olduğunu vurgulayan Çamlı, şunları söyledi:
Şu anda yaşadığımız pandeminin aşısızlar pandemisi olduğunu, yoğun bakımlarda, hastanelerde yatanların büyük bir kesiminin, yüzde 90’ından fazlasının aşısızlar olduğunu biliyoruz.
Pandeminin uzaması yeni varyantlara, yeni varyantlar da yeni piklere yol açıyor. Dolayısıyla aşısızlar toplum sağlığı açısından bir risk oluşturuyorlar. Bu yüzden de meseleye toplum sağlığı açısından yaklaşmamız gerekiyor. Bu yönde birçok uygulama hayata geçebilir. Özellikle kamusal alanda bu kişilerin aşılarını olmuş kişilerle bir araya gelmesi bir risk oluşturacaktır.
Dolayısıyla o kişilerin de yaşam hakları göz önüne alınmalı ve aşısızların kendi tercihleri gibi görünen durumu mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor.
Aşı belirli durumlarda yasal olarak zorunlu hale getirilebilir. Ancak ikna etmek gerekir, özellikle güven veren toplumsal kanaat önderleri, sanatçılar, aydınlar ve birtakım liderlerin açıklamalarının bu konuda ikna edici olacağını düşünüyorum.