İslam’dan demokrasi, Erdoğan’dan da demokrat çıkmaz!

Çoğunluğun dini tercihlerine bakarak yapılan politika, kaçınılmaz bir şekilde hüsranı beraberinde getirir. Bu ülkede dine saygılı olmakla, dinin devletin kurumsal yapısı dışına çıkartılması hep birbirine karıştırılmıştır. Sünni İslam 16. Yüzyıldan itibaren, Cumhuriyet’in ilk dönemindeki iradi müdahalelere rağmen, her dönem resmi devlet dini olmuştur. Öyle ki, Türkiye’nin bugüne kadar gördüğü en özgürlükçü Anayasa olan 1961 Anayasası’nın bile en önemli defosu din ile ilgili olan bölümleridir…

1961 Anayasası ile Demokrat Parti döneminde bile yapılamayan hamle “Milli Birlik Komitesi” eliyle yapılmış ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye ölçeğinde kurumlaşması sağlanmış, hatta 1924’de kendisine biçilen ve oldukça dar bir alana sıkıştırılan “itikat ve ibadet alanı” çemberi fiili olarak kaldırılmıştır. 1963 yılında hem de anayasaya dayanarak yetkisi arttırılan Diyanet İşleri Başkanlığı, böylece kültürel, sosyal, eğitimsel, düşünsel, ahlaksal görevleri de üstlenmeye ve toplumun dokusunu yeniden şekillendirmeye başlar. Çünkü anayasa Diyanet’e eğitim başta olmak üzere “halkı aydınlatmak ve toplumu uyandırmak görev ve yetkisi” verir. Bu görevi verenlerin niyetlerinin “Kur’anı Türkçeye çevirelim, yobaz hocaları aradan çıkaralım, halk dinini kutsal kitabın tercümesinden öğrensin” olması sonucu değiştirmez. Çünkü İslamın iktidardan anladığı asla öbür dünya değildir, iktidar asıl olarak bu dünya içindir! Nitekim hem 1924 hem de 1961 Anayasası ile dinin gelişimini kontrol altına alıp, merkezden yönlendirmeyi, “dinden yararlanmayı” hesap eden devletin bu hesabı her iki dönemde de tutmamış, devletin kendi eliyle devasa bir canavar yarattığı çok geçmeden görülmüştür…

Diyanet’i, dolayısıyla dini, devletin kurumsal kimliği dışına çıkartmak ve kaldırmak değil, hep “terbiye etmek ve kontrol altına almak” hesap edildiği için, din her dönem güçlenen ve bütün toplumun dokusuna nüfuz eden bir yapıya dönmüştür. Bu duruma Aleviler dışında itiraz eden de pek olmamıştır. CHP, “dindarları ürkütmemek ve kazanmak” adına her dönem bu sürece destek verirken, sosyalist sol ve genel olarak devrimci hareket de son yıllara kadar bu konuda susmayı tercih etmiştir…

AKP döneminde ise, İslamı yeniden keşfeden ve İslama ilerici, demokrat bir rol biçmeye çalışanlar da bu konudaki eleştirileri, hatta olağan kaygıları abartı ve bilinçli bir korkutma çabası olarak yorumlamışlar, ısrarla İslamdan demokrasi ve barış çıkarmaya çalışmışlardır. Bundan dolayı da sürekli olarak AKP’den değişimin ve demokrasinin partisi, Erdoğan da demokrat yaratılmaya çalışılmıştır. Gelinen sonuç ortadadır: İktidarın referansı tereddütsüz her alanda İslamdır ve iktidar İslami referanslara uygun olarak bütün toplumsal ve kamusal alanı yeniden düzenlemektedir! Çünkü İslam yalnızca öteki dünyanın dini değil, asıl olarak “bu dünyanın” dinidir”!

İktidar henüz “bu İslamın emri, ben bunu yasakladım” aşamasına gelememiş olsa da, “dindar ve kindar gençlik yetiştirmek için” yeniden yapılandırılan eğitim sisteminden, her yere mescit yapma zorunluluğunun getirilmesine ve ‘Cumaya katılımın” teşvikle karışık zorunlu hale getirilmesine yönelik ciddi adımlar atmıştır.

Fazıl Say örneğinde olduğu gibi “dine hakaretin” cezalandırılması ve en son olarak dinen “haram olan” içkinin yasaklanması ise İslami devlet adımlarının hızlandığının göstergeleridir.

***

Yalnızca İslamdan, Sünni İslamdan değil, işin doğrusu hiçbir dinden demokrasi çıkmaz. Bu doğru Hıristiyanlık için de diğer bütün dinler ve inançlar ve Alevilik için de geçerlidir. Dinden demokrasi çıkmayacağı gerçeğini yüksek sesle söylemeye başlayamazsak, halen dini kontrol altına alma ya da dünyanın en siyasi dinlerinden biri olan İslam için ısrarla güzellemeler yapmaya devam edersek bugünleri de arayacağımız kesin. İslam coğrafyasında olup bitenler orta yerde duruyor! İslamiyet, her gün yeniden ürettiği ”kafirler” için yeni bir “canlı bomba”yı da hemen üretiyor…

İçki yasağındaki açık dini referans bir yana, Reyhanlı’da gördük ki, ülkenin Başbakanı “Allah’ın yardımı yakındır inşallah, bu diktatör gidecek” diyerek dini savaş için bile referans gösterme aşamasına gelmiş durumda!