İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünya genelinden 500’den fazla belediye başkanının katılımıyla Meksika’nın başkenti Mexico City’de 11’incisi gerçekleştirilen ‘Bloomberg CityLab 2024 Zirvesi’nde ''Günümüzün otoriter politikacıları, toplumsal bölünmeleri istismar ediyor, demokratik kurumların altını boşaltıyor ve muhalefeti susturuyorlar'' ifadelerini kullandı.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünya genelinden 500’den fazla belediye başkanının katılımıyla Meksika’nın başkenti Mexico City’de 11’incisi gerçekleştirilen ‘Bloomberg CityLab 2024 Zirvesi’nde konuştu. İmamoğlu, "Günümüzün otoriter politikacıları, toplumsal bölünmeleri istismar ediyor, demokratik kurumların altını boşaltıyor ve muhalefeti susturuyorlar. Bu oyun, sadece ulusal sınırlar içinde oynanmıyor. Dış düşmanlar yaratarak ve uluslararası çatışmaları körükleyerek, güç üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmayı hedefliyorlar" dedi.
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu yıl 11'incisi düzenlenen Bloomberg CityLab 2024 Zirvesi’ne katıldı. Burada konuşan İmamoğlu, İBB uygulaması olan Askıda Fatura’dan ‘İstanbul Modeli’ne kadar birçok konudaki yerel yönetim deneyimlerini katılımcılara aktardı. İmamoğlu, dünya barışı için mesaj verirken, Mustafa Kemal Atatürk’ün, "Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir" ve "Yurtta sulh cihanda sulh" sözlerini adres gösterdi.
İstanbul’un son yıllarda, düzensiz mülteci ve sığınmacı göçü tehdidiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi:
"İstanbul’un bugün yüzleştiği zorlukların nedeni, sadece ülkede gittikçe artan otoriter sistem değil, otoriter liderlerin bölgesinde yayılmış olması. Suriye’deki iç savaş, 12 milyon insanı yerinden etti ve bu insanların çoğu Türkiye’ye sığındı. Ukrayna’daki ve Gazze’deki savaşlar, bölgede milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açarak, insani krizleri daha da derinleştirdi. Suriyeliler, Ukraynalılar ve diğerleri, sığınacak yer ararken, İstanbul, bir kez daha yaşanan insani krizin ön cephesinde. Oysa bu kriz, İstanbul ve Türkiye’nin tek başına omuzlayamayacağı kadar büyük."
İMAMOĞLU ''ASKIDA FATURA'' UYGULAMASINA İLİŞKİN ŞUNLARI SÖYLEDİ
"Askıda Fatura platformumuz, vatandaşların vatandaşlara yardım ettiği, dayanışma belediyeciliğimizin özünü temsil ediyor. Pandeminin ilk yılında hayata geçirilen platform, İstanbul'daki hanelerin yüzde 25’inin elektrik faturalarını ödeyemedikleri için sosyal yardım başvurusunda bulunmasıyla başladı. Şehir, sosyal yardım bütçesini üç katına çıkardı, ancak yine de talebi karşılayamadı. Bu yüzden, eski bir geleneğe döndük ve insanların birbirlerine yardım etmelerine yardımcı olduk. Belediye, ihtiyaç sahiplerini belirlemek için kaynaklarını kullandı ve hane geliri 100 doların altında olan aileleri belirledi. Faturalarını yüklediler ve bağışçılar bu faturaları karşıladı. Hem bağışçılar hem de alıcılar anonimdi. Bağışlar, doğrudan alıcının faturasına ulaştı ve yüzde 100 şeffaflık sağlandı. Bu, bireyler arası dayanışma eylemi, basit ve etkili. İnsanların, ihtiyacı olan komşuları için fazladan bir somun ekmek için ödeme yaptığı, ‘askıda ekmek’ adlı eski bir Anadolu geleneğini yansıtıyor."
"İSTANBUL MODELİ KENT SAKİNLERİNİN İHTİYAÇLARINA ÖNCELİK VERMEKTEDİR''
İmamoğlu, İstanbul Modeli'ni şöyle anlattı:
"İstanbul Modeli, üç temel ilke üzerine kuruldu; dayanışma, kalkınma ve refah. Bu ilkeler, uyguladığımız her politikaya rehberlik eder. İlk ilkemiz dayanışma. İstanbul Modeli ile şehir yönetimi ve 32 belediye şirketi, kent sakinlerinin ihtiyaçlarına öncelik vermektedir. Bu yaklaşım; göç, yoksulluk ve eşitsizlik gibi karmaşık sorunlarla mücadele ederken yaratıcı, adil ve yeşil bir şehir inşa eder. Dayanışma ilkesi aynı zamanda Askıda Fatura platformu gibi vatandaş platformlarının kolaylaştırılması anlamına da geliyor. Modelin ikinci ilkesi ise kalkınma. Odak noktamız, eşitlikçi ve akıllı kentleşme. Metro hatlarını uzatmak, otobüs ve deniz hatlarını iyileştirmek ve yetersiz hizmet alan bölgelere hareketlilik getirmek için önemli yatırımlar yaptık. Ayrıca yeşil alanları genişleterek, herkesin doğaya erişimini sağlıyoruz. Halihazırda 6 şehir ormanı da dahil olmak üzere, toplam 13 milyon metrekare yeşil alan açtık. Şehirler için, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sembolü olan 22 yeni kamusal meydan yarattık."
"ŞEHİRLER, GÖÇ VE MÜLTECİ KRİZİNDEN DOĞRUDAN ETKİLENMEKTE''
İmamoğlu, kendisine yöneltilen "Demokrasinin ve küresel barışın tehdit altında olduğu bir dünyada, şehir liderliği nasıl kritik bir fark yaratabilir" sorusunu öyle yanıtladı:
"Günümüzün otoriter politikacıları, artık çok iyi bilinen bir oyunu oynuyorlar. Toplumsal bölünmeleri istismar ediyor, demokratik kurumların altını boşaltıyor ve muhalefeti susturuyorlar. Bu oyun, sadece ulusal sınırlar içinde oynanmıyor. Dış düşmanlar yaratarak ve uluslararası çatışmaları körükleyerek, güç üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmayı hedefliyorlar. İstanbul’un bugün yüzleştiği zorlukların nedeni, sadece ülkede gittikçe artan otoriter sistem değil, otoriter liderlerin bölgesinde yayılmış olması. Suriye’deki iç savaş, 12 milyon insanı yerinden etti ve bu insanların çoğu Türkiye’ye sığındı. Ukrayna’daki ve Gazze’deki savaşlar, bölgede milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açarak, insani krizleri daha da derinleştirdi. Suriyeliler, Ukraynalılar ve diğerleri, sığınacak yer ararken, İstanbul, bir kez daha yaşanan insani krizin ön cephesinde. Oysa bu kriz, İstanbul ve Türkiye’nin tek başına omuzlayamayacağı kadar büyük. Şehirler, göç ve mülteci krizinden doğrudan etkilenmektedir. Ancak küresel politikaların şekillendirilmesindeki rolleri çok sınırlıdır. Bu nedenle belediye başkanları, karar alma sürecini etkilemek için daha fazla iş birliği yapmalıdır.
"ŞEHİR LİDERLERİ SESLERİNİ DUYURMALI''
İnsan hakları ve adalete inanıyorsak, insani krizler nerede yaşanırsa yaşansın, aynı kararlılıkla tepki göstermemiz gerekmektedir. Ne yazık ki, her zaman aynı kararlılıkla tepki gösterilmemektedir. Ve bu yüzden, liberal demokrasi zemin kaybediyor ve pek çok insan, küresel sistemin kendisini yüzüstü bıraktığını düşünüyor. Siyasi partimin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ulusal liderleri, 'Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir' diye uyarmıştır. Onun herkesçe bilinen 'Yurtta sulh cihanda sulh' sözü, benim için hala yol gösterici bir ilkedir. Demokrasi ve küresel barışın tehdit altında olduğu bir dünyada, şehir liderleri seslerini duyurmalı, barış ve iş birliği için inisiyatif almalıdır. Biz, İstanbul ve ötesinde, tam da bunu yapıyoruz."
ANKA