GÜNDEM

HDP, Meclis çalışmalarına 3 gün ara vererek Diyarbakır’a gidiyor

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasında milletvekillerine seslenen Temelli, mecliste halkın iradesinin değil kayyumların savunulduğunu belirterek, “Gelin kayyıma, vesayete değil, yerel demokrasiye, parlamenter demokrasiye sahip çıkın. Tüm Meclis’teki vekilleri uyarıyoruz. Hangi partiden olursanız olun. Unutmayın bu halkın temsilcilerisiniz. Öncelikle halkların iradesine sahip çıkacaksınız. Bunu yapmadığınız sürece ne halkı temsil edebilirsiniz, ne de milletvekili olabilirsiniz. O yüzden de 3 gün boyunca Meclis çalışmalarına katılmayacağız. Bu tavrı protesto edeceğiz” dedi.

Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük operasyonlara son verilmesi çağrısı yapan Temelli, “Türkiye artık savaş politikalarından yarından tezi yok bütünüyle vazgeçmelidir. Rojava’dan atılan tek bir taş bile yokken şimdiden 300’ün üzerinden insan hayatını kaybetti. 300 binden fazla insan yerinden yurdundan edildi. Yani neredeyse Afrin’le birlikte 500 bin insan yerinden yurdundan edilmiş durumda. Yine Afrin hatırlarsanız ÖSO çeteleri eliyle Alevi ve Kürt katliamlarına tanıklık ettik. ÖSO gitti elbisesini değiştirdi milli ordu oldu” dedi.

“Savaşın faturasını yoksullar ödüyor”

Demokratik çözüm tezlerinin olduğunu belirten Temelli, “Oysa bugün ‘toprak bütünlüğü’ diyerek aklımızla alay edercesine bu iktidar, Suriye’nin toprak bütünlüğüne müdahale etmektedir. Suriye halkları demokratik bir müzakere süreciyle geleceklerini inşa edebilmeliler. Suriye halkları bunu hak ediyor, bütün Ortadoğu halkları bunu hak ediyor. Savaşın faturasını Suriye ve Türkiye yoksulları ödüyor, halklarımız ödüyor. Savaş ve çatışma tek bir sorunu çözmüş olsaydı, bugüne kadar Ortadoğu kan gölüne dönmezdi” şeklinde konuştu.”

Ateşkes yanlış politikaların teşhiridir

İktidarın Suriye harekatına yönelik “Savaş demeyin” söylemini eleştiren Temelli, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

Diyorlar ki buna savaş demeyin. Ne diyeceğiz? Ordunun yarısı Suriye sınırında, 3’te 1’i Suriye’ye girmiş, siz buna savaş demeyin diyorsunuz. Yok obüsler, yok uçaklar her türlü savaş yöntemi uygulanıyor siz buna savaş demeyin. İşgal demeyin. Kendileri ‘fetih’ diyorlar, fetihten bahsediyorlar, hutbe okutuyorlar, biz işgal deyince yok işgal demeyin. Ateşkes bütün dünyanın gözü önünde bir ateşkes imzalıyorlar o metne iyi bakın. O metin aslında bugüne kadar Türkiye’nin bugüne kadar izlediği yanlış politikaların hatta suç işlenen politikaların teşhiridir. O ateşkesi dünyanın gözü önünde imzalıyorlar sonra siz çıkıp ateşkes diyorsunuz diyorlar ki ateşkes değil

Önlerine Halkbank dosyalarını koydular

Ne diyeceğiz? “Ara verdik” diyorlar. Bu kadar laubali, ciddiyetsiz, zevzek bir dış politika olur mu? Ateşkes imzaladınız. Hem de o kadar mecbur kalıp imzaladınız ki çünkü önünüze yolsuzluk dosyaları kondu, Halkbank dosyaları kondu, aile servetiniz kondu. Nasıl bir aile serveti ki uluslararası ilişkilerde en önemli meselelerden biri oluyor. Biz savaşa savaş demeye devam edeceğiz. Devam edeceğiz ki savaşa karşı çıkalım, devam edeceğiz ki hep birlikte bir barış siyasetini inşa edelim. Bir barış mücadelesini var edelim. Barışı savunmanın zor olduğunu biliyoruz ama unutmayalım ki onurlu bir barış her insanın hakkıdır. Türkiye’nin yapması gereken tüm dünyanın saygı duyduğu imrendiği Rojava’daki yeni yaşamı bitirmek değil o yeni yaşamın kurucularına el uzatmak olmalıdır.

Kayyumlarla Anasaysal suç işleniyor

İktidarın Kürtlerin demokratik kazanımlarına karşı savaş başlattığını belirten Temelli, YSK 31 Mart seçiminde HDP’li adayların başvurularını reddettiğini, kazanan adayların KHK’lı oldukları gerekçesiyle mazbatalarının verilmediğini hatırlatarak “İlk tuzağı YSK kurmuştur” dedi.

HDP’li belediyelere yönelik bu saldırıların da bir savaş ve şiddet politikası olduğunu, savaş rejimiyle ayakta durak iktidarın kayyum rejimini de devam ettirdiğini belirten Temelli şunları ekledi:

Bugün de yeni kayyımlar atandı. Ortada aslında hiçbir haklı gerekçe yok. Hatta bu icraat bile bir anayasa suçu barındırıyor. Anayasaya göre belediyeye eş başkanlarımız faaliyetlerinden dolayı ortaya eğer bir suç çıkıyorsa görevlerinden alınırlar yerlerine belediye meclisinden biri vekalet eder. Bu iki aylık bir süredir. Her iki ayda bir durum yeniden gözden geçirilir. Oysa bugün yapılan bu bile değildir. Doğrudan kayyım atanarak bir anayasa suçu işlenmektedir.

Bütün seçilmişleri Diyarbakır’a davet ediyorum

Milletvekillerine halkın iradesine sahip çıkma çağrısında bulunan Temelli kayyumlara karşı 3 gün meclis çalışmalarına katılmayacaklarını belirterek, “Bizler Amed’de, Diyarbakır’da olacağız. Orada Selçuk Mızraklı, Ahmet Türk ve Bedia Özgökçe olacağız. Hep beraber bu halkın iradesine sahip çıkacağız. O kayyımlar belediye binalarında kendilerini tutsak etsinler biz halkımızla birlikte sokaklarda olacağız. Buradan tüm seçilmişlere çağrı yapıyorum onları da Diyarbakır’a davet ediyorum. Buyurun kalkın Diyarbakır’a gelin, o özgürlük halayında, o özgürlük mücadelesinde faşizme karşı omuz omuza verelim. Hep beraber şimdi Diyarbakır’da bu mücadeleyi yükselteceğiz hep birlikte Diyarbakır’a geçiyoruz. Hem Meclis’e hem Türkiye’ye bu uyarıyı yapmayı bir sorumluluk olarak düşünüyoruz ve bunu hep birlikte ortaya koyuyoruz” dedi.