GÜNDEM

Erdoğan: Dijital faşizmle karşı karşıyayız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde İnsan Hakları Eğitim Programı'nda konuştu. Erdoğan, "Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Uluslararası sistemde ciddi güç boşluğu var, ahlak ve vicdan kaybıyla karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde İnsan Hakları Eğitim Programı'nda konuştu. Erdoğan, "Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Uluslararası sistemde ciddi güç boşluğu var, ahlak ve vicdan kaybıyla karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı. Netanyahu'nun ABD Kongresi'nde alkışlanmasına tepki gösteren Erdoğan, "Günümüzün Hitler'i Netanyahu'nun yalanlarını ayakta alkışlayanlar, ellerine yapışan o kara lekeyi ömür boyu temizleyemeyecek" dedi. Instagram'a erişim engeliyle ilgili, "Türkiye'nin hassasiyetine saygı gösterirlerse çözülür" diyen Erdoğan, sosyal medya şirketleriyle yönelik şu ifadeleri kullandı: Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan, bunu da özgürlük olarak pazarlayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız. Amerika ve Avrupa'daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni, mesele Türkiye olunca bilinçli şekilde esirgiyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Değerli fikirleriyle programın içeriğini zenginleştiren tüm katılımcılara şükranlarımı sunuyorum. İnsan ve hak hürriyetlerinde son 22 yılda devrimlere imza atmış bir parti olarak başarılarla dolu partimize katkılar yapacağına inanıyorum.

"DÜNYA SİYASETİ EN SERT VİRAJINDA"

İnsan hakları eğitim programımız titizlikle hazırlanmış içeriğiyle bu amaca hizmet edecektir. Programımızı dünyada son derece ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir dönemde icra ediyoruz. Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Uluslararası sistemde büyük bir güç boşluğu var. Bu boşluk gün geçtikçe tebarüz ediyor. Kendini net olarak hissettiriyor. Kan, zulüm, savaş ve çatışma sahneleri adeta sıradan hale geldi. İnsanlığın kendi ortak güvenliğini temin etmek için tesis ettiği normlar kurumlar günden güne irtifa kaybediyor.

İnsanlığın çok acı tecrübeler sonrasında inşa ettiği kural temelli sistemin yıkılışına hep birlikte şahitlik ediyoruz. Bunu tersine çevirecek adımlar da atılmıyor. Ne Irak’ın işgalinden ne Suriye itilafından ne de Rusya-Ukrayna savaşından maalesef gerekli dersler çıkarılamadı.

Bu kayıtsızlık karşısında patlak veren her kriz bir öncekini maalesef aratmıştır. Ancak Gazze kriziyle beraber küresel sistem iflas bayrağını çekmiştir. Gazze tüm dünyada maskeleri indirmiş, 10 yıllardır bize örnek gösterilen kurumların içinin ne kadar kof olduğunu apaçık ortaya koymuştur.

Gazze’de Filistin halkının maruz kaldığı soykırımı anlatmaya kelimeler kıyafet etmiyor. Katliam görüntülerine bakmaya inanın can dayanmıyor. Kafası kopmuş masum bebeklerin, bombaların altında öksüzleriyle birlikte hayatta kalmaya çalışan annelerin görüntülerini izlemeye hiçbirimizin kalbi dayanmıyor. Soykırım başlayalı tam 10 ay oldu. Bu sürede 16 binden fazla çocuk öldü, 40 bin masum insan şehit edildi. Enkaz altındaki 10 binden fazla şehidin  naaşına ulaşılamıyor. İsrail Gazze’lileri sadece bomba ve kurşunlarla öldürmüyor. Aç, susuz, gıdasız bırakarak öldürüyor. Haydut devlet avuç içi kadar toprak parçasına sıkıştırdığı 2,3 milyon insana karşı barbarlığın her türlüsünü sergiliyor.

"BATI, İSRAİL'İN SUÇ ORTAĞI"

Batı, İsrail'in suç ortağı. Bu desteklerini gizleme gereksinimi duymadan katilleri avuçları şişinceye kadar alkışlayarak alenen gösteriyorlar. Burada şu ikazı açık açık yapmak zorundayım. Tarih kimin nerede durduğunu kaydetmektedir. Günümüzün Hitler'i Netanyahu'nun yalanlarını ayakta alkışlayanlar, ellerine yapışan o kara lekeyi ömür boyu temizleyemeyecek. Mazlumların acıları üzerinde sevinç çığlıkları atanları ne tarih ne de çocukları affedecek.

Biz dünyanın gözlerinin filistin’e döndüğü bu günde fırsat bu fırsat deyip birilerine şirin görünme niyetinde değiliz. Biz ne kadar ağır olursa olsun hakkı tutup kaldırmanın derdindeyiz. Filistin sınavından hem şahsen hem de ülke ve millet olarak alnımızın akıyla çıkmanın samimi gayreti içindeyiz. Kim ne derse desin, soykırımcıların olması gereken yer meclis kürsüleri değil, işledikleri suçların hesabını verdikleri mahkeme salonlarıdır. 40 bin insanın ölümünden sorumlu olmayıp bir de kırmızı halıyla karşılamak vicdansızlıktan ötedir.

HANİYE SUİKASTI

Hamas Büro Başkanı Haniye’nin Tahran’da şehit edilmesini. O korkunç görüntüler Filistin halkını derinden yaralamakla kalmamış, Netanyahu’yu şımartmıştır. Akıl ve izan sahibi hiçbir kimse böyle bir durumu normal karşılayamaz. Buradan bir kez daha Haniye’ye Allah’tan rahmet. Filistin halkına ve ailesine baş sağlığı diliyorum. 50-60’ı aşkın yakınları şehit oldu. Ama hiçbir zaman Haniye yüzündeki tebessümü kaybetmedi. Böyle bir insandı. Haniye’yi tanıyan herkes onun nasıl yiğit dava adamı olduğunu çok çok iyi bilirdi. Kendisi aynı zamanda Filistin’in son seçilmiş başbakanıydı.

Bazıları bizim Haniye’ye gösterdiğimiz ilgiyi hazmedemedi. Biz sizden mi izin alıp da bunların kararını verecektir. Biz milletimizden gerekli izni aldık ve adımlarımızı buna göre atıyoruz.

İsrail’i eleştiren basit bir cümleye bile hemen sansür uygulamayı kendileri için görev addediyorlar. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına tahammül edemeyip anında yasaklayan bir dijital faşizm ile karşı karşıyayız.  Her türlü ahlaksızlığı, terör desteklemeyi özgürlük parantezine alıp

"DİJİTAL FAŞİZMLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

Gelinen noktada sosyal medya şirketlerinin çıkarlarına dokunan her hususta mafya gibi davrandığına şahit oluyoruz. Sosyal medya şirketlerinin bu tavrına yeni tanıklık etliyoruz. Uyarılarımıza rağmen, FETÖ’den PKK’sına kadar tüm terör örgütleri bu mecralarda istedikleri gibi at koşturuyorlar. Milletimizin inancına alenen hakaret ediyorlar. Suç ve terör şirketleri bu mecralarda istedikleri hareketi yapıyorlar.

Amerika ve Avrupa'daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni, mesele Türkiye olunca bilinçli şekilde esirgiyorlar. Bu husustaki rahatsızlığımızı pek çok dile getirdik. Ancak arzu edilen işbirliğini henüz tam manasıyla tesis edemedik. Türkiye'nin hassasiyetine saygı gösterirlerse çözülür. Burada şirketlerin tavrı kadar rahatsız edici diğer bir durum ülkemizdeki muhalefetin kaypak tutumudur.

Sosyal medya platformlarının rezilliklerini bir kez bile eleştirmeyenler bakıyorsunuz nefes nefese ekran başına geçip Türkiye’yi Batılılara şikayet için sıraya giriyorlar. Kimse kusura bakmasın, özgürlükleri savunmak böyle olmaz. Bunun adı ifade özgürlüğüne sahip çıkmak değildir. Bunun adı ev zenciliğidir. Batı’dan çok batıcı bu ev zencilerin hayattaki tek gayesi sahiplerine şirinlik yapmaktır. Mücadelemizi onların efendilerine karşı yürüttük. Bugün de kuklalarla vakit harcamıyor asıl onları oynatan kuklacılara odaklanıyoruz. Son haftalarda şunu bir kez daha gördük. Sosyal medya şirketleri bu alandaki tekel konumlarını siyaset, toplum mühendisliği projelerini hayata geçirmek için kullanmaktadır. Toplumsal barış için tehditlerini engellemek asla sansürcülük değildir. Biz böyle bir tutarsızlığın içinde yer almayacağız. Hükümet olarak bizim kimsenin özgürlüğüyle, ifade hürriyetiyle, ticaretiyle hayat tarzıyla herhangi bir sorunumuz yok. Bugüne kadar da bu yollara tevessül etmedik. Şimdi de amacımız anayasamızın verdiği imkanlarla insanımızın haklarını korumaktadır.

Geride bıraktığımız 22 yılda devletin milletine karşı görevlerini en iyi şekilde yerine getirebilmesi için çok çaba harcadık.

Hürriyet