Onur Günay için son görev Onur Günay için son görev

Merkezin, Türkiye’deki ilk tohum merkezi olduğunu ve akreditasyonla birlikte uluslararası boyut kazandığını söyleyen Merkez Müdürü Doç. Dr. İsmail Can Paylan, akreditasyon ile birlikte merkez hizmetlerinin uluslararası boyut kazandığını belirtti. Pek çok alanda test ve analiz hizmeti verdiklerini söyleyen Doç. Dr. Paylan, “Akreditasyon ile birlikte farklı ve çeşitli firmalarla çalışma fırsatı bulduk. Tohum sağlık testleri, virüs testleri, bakteri testleri, fungan testleri, moleküler düzeyde ayrım testleri gibi hizmetlerimiz var. Kadromuz oldukça geniş, genellikle öğretim üyelerimizden oluşuyor. Hem kurumsal akredite olduk hem de uluslararası boyutta laboratuvar olma özelliği kazandık. Uluslararası alanda çalışmaya başladığımız için de test sayılarımız arttı. Test yelpazemizi genişleterek farklı testler yapma hedeflerimiz var” diye konuştu.

“Yerli ve ata tohumlar genetik mirasımızdır”

EBİLTEM ile iş birliğinde yerli ve ata tohumu üzerinde çalışmalar yaptıklarını belirten Doç. Dr. Paylan, “EBİLTEM ile işbirliği içerisinde TÜBİTAK 1004 projesi (Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı) oluşturuyoruz. Bu projede genel anlamda yerli ve ata tohumlarının toplanması, genetik haritalarının, gen depolarının çıkartılması ve dayanıklılığını araştırıyoruz. Bu konuda çok fazla yanlış bilgi bulunuyor.  Biz de Ege Üniversitesi olarak konuyu ele almaya çalışıyoruz. Yerli tohumların yasa dışı olarak yurt dışına kaçırılması durumları oluşabiliyor. Dolayısıyla yerli ve ata tohumlar konusunda bir kafa karışıklığı ortaya çıkıyor. Ülkemizin anavatanı olduğu tohumlar, bizim ata tohumlarımızdır. Anavatanı farklı bir ülkeye ait olan fakat ıslah edilmemiş bir tohum, ülkemizde ata tohum olarak nitelendirilmemelidir. Üzerinde ıslah çalışmaları yapılan tohumlar, ticari tohumlar olarak geçer. Yerli tohumlar ise tat ve lezzet açısından ön plana çıkan bozulmamış tohumlardır. Son yıllarda kullanılan tohumlar, genel anlamda ticari tohumlardır. Bu tür tohumlar, üzerinde ıslah çalışmaları yapılmış; doğal veya doğal olmayan yollarla değişiklik yapılmış tohum türü diye nitelendirilebilir. Yerli ve ata tohumlar, sürdürülebilir tarım için uygundur fakat beslenme açısından yeterli olmayabiliyor. Besin miktarı ve üretim açısından yerli tohumlar sürdürülebilir tarımı tam anlamıyla desteklememektedir. Ticari tohumlar biraz daha bunların yerini aldı. Yerel ve ata tohumlar, sayısal olarak az kaldığı için aslında korunması gereken bir genetik mirastır. Sürdürülebilir tarımın içine dâhil edilmesi gerekmektedir” dedi.

“Lezzet olarak eski tohumları arıyoruz”

TOTEM olarak Türkiye’de kimyasal ilaç kullanımını azaltmayı hedeflediklerini belirten Doç. Dr. Paylan, “Ticari tohumlarda firmalar büyük üretimler yaptığı için bize veya başka merkezlere başvurarak test yaptırıyor.  Bizim amacımız, elimize ulaşan tohumlarda kimyasal tarım ilaçlarının kullanımını azaltmak. Yeni tohumlarda, ıslah çalışmalarıyla beraber eski tohumlara göre lezzet sıkıntısı çıkabiliyor. Yeni tohumların besin düzeyleri eski tohumlara göre daha iyi. Laboratuvar çalışmasından çıktığı için ve firmalar daha çok ticaret amacı düşündüğü için hem daha verimli hem de besin değeri daha yüksek oluyor. Ancak lezzet olarak eski tohumları arıyoruz. Yerel ve ata tohumların bulunması, kayıt altına alınması, ülkemizde tutulması ve en önemlisi genetik mirasın korunması, yurt dışına çıkışının engellenmesi için bir proje yapıyoruz. Yerel ve ata tohum dediğimiz tohum türleri, esasen bizim mirasımız ve sürdürülebilir tarım içerisine girilecekse bu tohum türleri için de hastalık analiz sistemi konması gerekiyor. Temiz alanlarla yerli ve ata tohumların tarım içerisine sokulması gerekiyor. Yasal bir zorunluluk olmadığı için üreticiler bu işin içerisine girmek istemiyor. TOTEM olarak en büyük isteğimiz, sürdürdüğümüz proje çerçevesinde, Türkiye’de kimyasal ilaç kullanımını azaltmak ve tohumlarda hata payını sıfıra indirmek. En büyük amacımız ise gelecek nesillerin sağlıklı bir şekilde beslenmesi için kanser vakalarını düşürmeye çalışmak” diye konuştu.