DOĞAL ÇÖZÜMLER

Doğa; içtiğimiz suyun, yediğimiz ekmeğin ve soluduğumuz havanın en temel dayanağıdır. Bizi hastalıklardan korur ve bel bağladığımız pek çok ürünü her gün sağlar. Doğaya özen göstermezsek, hepsini riske atarız.

Nereye bakarsak bakalım, doğa, iklim, toplum ve ekonomi arasındaki ilişkiler daha net ve daha canlı hale geliyor: Amazon'daki ormansızlaşmada, can çekişen denizler ve okyanuslarda veya virüslerin hayvanlardan insanlara bulaşmasında, doğa ve insanlık arasındaki karşılıklı bağımlılık hiç bu kadar açık ve net – aynı zamanda kritik – olmamıştı.

Diğer yandan, tüm dünyanın derin bir iklim ve biyolojik çeşitlilik kriziyle karşı karşıya olduğu şu günlerde yaklaşık bir milyon hayvan ve bitki türünün nesli tükenme tehlikesinde. Aynı zamanda, iklim acil durumu, milyonlarca insanı aşırı sıcak dalgalarına maruz bırakmaya çoktan başladı bile. Diğer bazı etkileriyle birlikte birkaç on yıl içinde bir milyar insan deniz seviyesindeki yükselmeden etkilenebilir. Enerji sektörü, arazi kullanımı, kentsel ve endüstriyel sistemlerimizdeki dönüşümle birlikte, doğa tabanlı çözümler bu iki krizin ele alınmasında kilit rol oynayabilir. Önümüzdeki yılların sürdürülebilir kalkınma ve doğa koruma gündemini #DoğaTabanlıÇözümler oluşturacak.






Doğa Tabanlı Çözümler Nelerdir?
Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN), doğa tabanlı çözümleri “insan refahı ve biyolojik çeşitliliğe fayda sağlamak için toplumsal zorlukları etkili ve uyumlu bir şekilde ele alan, doğal ve değiştirilmiş ekosistemleri koruma, sürdürülebilir bir şekilde yönetme ve eski haline getirme eylemleri” olarak tanımlar. Kavram, sağlıklı doğal ve yönetilen ekosistemlerin insan refahının bağlı olduğu çeşitli hizmetler ürettiği bilgisine dayanmaktadır.

Bu kapsamda; su havzalarının ağaçlandırılması, balık stoklarının iyileştirilmesi için mercan resiflerinin ya da deniz çayırlarının korunması, iklim değişikliğine uyum ve afet riskini azaltmak için sulak alanların korunması veya restorasyonu, şehirlerdeki aşırı ısınmaya karşı yeşil çatı ve duvar uygulamalarıyla yeşil alan miktarının arttırılması çalışmalarını içerebilir.



Doğa Tabanlı Çözümlere Örnekler
Havza bazlı orman ve sulak alan restorasyonu ve koruma çalışmaları; su kaynaklarını güvence altına alabilir ve düzenleyebilir, sürdürülebilir orman ürünlerinin üretimini desteklerken yerleşim alanlarını ve altyapıyı sel, toprak erozyonu ve toprak kaymalarından koruyabilir.
 
Doğayı şehirlere taşımak; yeşil çatılar ve duvarlar oluşturmak, şehirleri ağaçlandırmak, sıcak dalgalarının etkilerini hafifletebilir. Parkları kuraklığa karşı dirençli bitkilerle tasarlamak, yağmur hasadı ve yağmur bahçeleri yapmak, yağmur suyunu yer altı kaynaklarına iletirken yeşil alanlardaki su ihtiyacını ve kirliliği azaltabilir. Bu tür önlemlerin insanların zihinsel ve fiziksel sağlığı için de olumlu sonuçları vardır.

Deniz ve kıyı habitatlarının restorasyonu; deltalar, tuzlu bataklıklar, resifler, deniz çayırları ve mangrovlar gibi deniz ve kıyı ekosistemlerini korumak veya eski haline getirmek, toplulukları ve altyapıyı fırtınaların etkilerinden ve erozyondan korur. Kıyı habitatları, özellikle mangrovlar ve deniz çayırları, karbon tutmada iyidir, bu nedenle restorasyon aynı zamanda iklim değişikliğinin azaltılmasına da katkıda bulunur. Küçül ölçekli balıkçıları ekonomik olarak desteklerken insanların balık ve balık ürünlerine erişimini sağlar.

Bugün artık bulunduğumuz noktada, iklim ve biyolojik çeşitlilik krizi, COVID-19 salgını gibi doğa ve doğal sistemlerle ilişkimizi nasıl yönettiğimize tekrar bakmamız gereken bir dönem. Yüksek emisyonlu iş modelleriyle devam etmek veya yüksek karbonlu ürün veya hizmetlerin devam eden uygulamalarını durdurmanın vakti geldi. Devlet, sivil toplum, akademi ve özel sektörün kafa kafaya verip kalkınma gündemini doğadan yana çevirmesi elzem. Elimizi ne kadar çabuk tutarsak, geleceğimizi o kadar temin ederiz.