Deniz Gezmiş ne demişti?

Kırk dereden su getirseniz de, ''Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz'' yaklaşımını sol, sosyal demokrat, sosyalist, hatta liberal bir bakış açısıyla bile savunamazsınız! Söylediğiniz her şey havada kalır ve uçup gider…

Felsefi ya da sosyolojik olarak yapılacak belirlemeler hayattaki gerçekleri değiştirmez.  Son 500 yıla damgasını vuran Alevi düşmanlığını kenarda tutarak söylersek; Evet, bu ülkede ciddi bir Kürt düşmanlığı ve son yıllarda artan oranda azımsanmayacak ölçüde de Türk düşmanlığı var. Bu ülkede herkesin kesinlikle bir ötekisi var! Çünkü sistem, “eşitlik” üzerine kurulmadığından dolayı sürekli düşmanlık üretiyor. Böyle olunca da “kardeşlik, eşitlik” lafları “iş olsun” diye söylenmiş laflar oluyor…

Herkes bilir ki; Eşit olunmadan kardeş olunmaz! Olsan olsan “üvey kardeş” olursun. Terfi edeceğin en iyi yer ise “Külkediliği” olur! Yöneten-yönetilen, sahip-köle, ev sahibi-kiracı ilişkileri eşitliği de, eşit bakmayı da engelliyor…

Kuşkusuz bu yalnız bize özgü bir durum değil: Birkaç yıl önce Almanya’daki  partilerin üyeleri arasında yapılan bir araştırmada Hıristiyan Demokrat Parti’de yabancı düşmanlığı oranı yüzde 60’ın üzerindeyken, Sosyal Demokrat Parti’de bu oran yüzde 40’a yakın, Yeşillerde yüzde 24, Sol Parti de ise sanıyorum yüzde 12-13 civarındaydı.  Güler’in sözleri bana bunu hatırlattı. Bizde de böyle “eli yüzü düzgün”, manipülasyondan uzak bir araştırma yapılsa sonucun çok vahim olacağını söylemek için herhalde âlim olmaya gerek yok!

***

Birgül Ayman Güler, söylediği sözlere istediği kadar akademik ve sosyolojik gerekçeler bulmaya çalışsın, insani, siyasi ve toplumsal açıdan kabul edilmesi mümkün olmayan bu yaklaşımı, işin doğrusu lafa gelince solcu olduğunu, solda durduğunu söyleyen, birçok kişinin Kürtlere yönelik niyetlerine, duygularına tercüman olduğu anlaşılıyor! Asıl tehlike de burada!

Komik olan da şurası; Sistem değişmiş, devlet, ağırlığını siyasal İslamcıların oluşturduğu yeni bir oligarşik yapının eline geçmiş.  Ulus ya da millet, ne derseniz deyin, bu kavram tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi yeniden “dini” bir kavram olarak öne çıkmış, Patriotlar ülkeye yerleştirilmiş, buna rağmen ulusalcı / milliyetçi olduğunu söyleyenler hepimizi kandırmaya çalışıyorlar! Üstelik başta Erdoğan olmak üzere, sağcıların,muhafazakârlarının, hepimize “eşitlik ve kardeşlik” dersi vermelerine de zemin hazırlayarak. CHP adına da, sosyal demokrasi adına da utanç verici bir durum!

Bakın, bugün Latin Amerika’da eğer ulusalcılık prim yapıyorsa, bunun esas nedeni ulusalcılığın içeriye değil, dışarıya doğru yapılıyor olmasıdır. Venezuela’da Chavez’i, Bolivya‘da Morales’i, Ekvador‘da Rafael Correa’yı, Nikaragua‘da Daniel Ortega‘yı, hatta Arjantin’de, Şili’de ve Meksika’da ciddi bir sol eğilimin yükselmesinde halkçı yaklaşımlarla bütünleşmiş ulusalcılıktaki anti-Amerikancılık, anti emperyalizm belirleyicidir…

Solda durarak milliyetçilik olmaz!

Solda gözükerek Kürt düşmanlığı yapılamaz! Gücünün yettiğine düşmanlık yaparak ulusalcılık olmaz! Çok açık, eğer ulusalcılıktan, milliyetçilikten bahsedeceksek günümüzün ulusalcılığı Latin Amerika’daki gibi kesinlikle anti-Amerikancılığa tekabül eder. Anti-Kürtçülüğe değil!

Bu ülkede ben “milliyetçiyim” diyenler her nedense “NATO’dan çıkalım, ABD üstlerini bu ülkeden söküp atalım” demiyor. Milletvekilleri kendi memleketlerindeki üslere giremiyorlar! Gerçek bu! Bu gerçekten kaçacağız, ABD’nin, NATO’nun, AB’nin Ortadoğu’daki rolünü atlayacağız gelip Kürt’ün gırtlağına yapışacağız!

Kaldı ki, Kürt milliyetçiliğine tavır almak, Türk milliyetçiliğini yüceltmekle olmaz! Bu yaklaşımın solla, sosyal demokrasiyle insanı merkeze koyan hiçbir siyasi anlayışla ilgisi yoktur. Irkçılığa ve milliyetçiliğe tavır almak ise ulusal değerlere sahip çıkmayı, yurtsever olmayı da asla ortadan kaldırmaz… Öncelikle, kendisine benzemeyenlere karşı kurgulanmış bir milliyetçilik üzerinden yürüyen sistemi reddetmemiz gerekiyor. Bugün solun bütün renklerinin sahip çıktığı ve örnek gösterdiği Deniz Gezmiş ve arkadaşları bunun olabileceğini zamanında hepimize gösterdiler. Bugüne kadar soldan Deniz Gezmiş’in yurtseverliğine itiraz eden bir tek ses bile duyulmadı! Peki hepimizin üzerinde anlaştığı bu Deniz Gezmiş idam sehpasını tekmelerken “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği” dememiş miydi?

Durup bir kez daha düşünmekte yarar var!