Bugün resim yapacağız...

Bu köşe yazımızı çok beğendiğim, yorum yapmaya gerek görmediğim; güzel bir şiir’e ayırmayı uygun gördüm.

 

Bu güzel şiir ;  İrlanda Duplin ünüversitesi öğretim üyesi, çocuk pedegojisi ve çocuk edebiyatında tanınmış yazarlardan Helen BUCKLEY’in  “Bir küçük oğlancık” adlı şiiridir.

 

BİR KÜÇÜK OĞLANCIK

 

“Bir küçücük oğlancık bir gün okula başladı.

 

Pekmi pek akıllıydı. / Okuluda pekmi pek büyüktü./ Ama akıllı çocuk sınıfına dışardan kestirme bir yol buldu. / Buna çok sevindi. / Artık okul ona kocaman görünmüyordu.

 

Bir zaman sonra bir sabah / Dediki öğretmen / “Bugün resim yapacağız.” / “Ne güzel diye düşündü çocuk. / Resim yapmayı çok severdi. / Her şeyin resmini yapardı:/ Aslanlar, kaplanlar, tavuklar, inekler, trenler, gemiler. / Mum boyalarını çıkardı ve çizmeye başladı.

 

Ama öğretmen “Durun” dedi. / “Size nasıl çizeceğinizi göstereceğim.” /

 

Yeşil saplı, kırmızı bir çiçek çizdi. /”İşte “ dedi öğretmen. “Şimdi başlayabilirsiniz.” / Küçük çocuk bir öğretmenin çiçeğine baktı / Sonra kendi çiçeğine. / Kendi çiçeğini daha çok sevdi. / Ama bunu söyleyemedi. / Defterinde sayfayı çevirip / Öğretmeninki gibi çizdi. / Kırmızı bir çiçek, sapı yeşil…

 

Bir başka gün / Dediki öğretmen: “Bugün çamurdan bir şeyler yapacağız” / “Ne güzel” diye düşündü çocuk. / Çamurla oynamayı çok severdi. / Her şeyi yapabilirdi çamurla: / Yılanlar, kardan adamlar, filler, / Fareler, arabalar, kamyonlar. / Başladı çamuru yoğurmaya.

 

Ama öğretmen “Durun” dedi. “Henüz başlamayın!” / Ve herkes hazır görünene kadar bekledi. / “Şimdi” dedi öğretmen “Bir çanak yapmayı öğreneceğiz.” / “Ne güzel” diye düşündü çocuk. / Çanak yapmayı çok severdi. / Ve başladı yapmaya. / Boy boy, şekil şekil çanaktan. /

 

Ama öğretmen “Durun” dedi. / “Size nasıl yapılacağını göstereceğim.” /

 

Ve de gösterdi herkese büyük bir çanağın nasıl yapılacağını. / “İşte” dedi öğretmen “Şimdi başlayabilirsiniz.”/ Küçük çocuk bir öğretmenin çanağına baktı. / Birde kendi çanağına. / Kendi çanağını daha çok sevdi. / Ama bunu söyleyemedi. / Çamur topağını yuvarlayıp yeniden / Yaptı öğretmeninki gibi derin bir çanak.

 

Ve çok geçmeden / Küçük çocuk / Öğrendi beklemeyi, izlemeyi, / Ve her şeyi öğretmen gibi yapmayı, /Ve çok geçmeden / Başladı kendiliğinden hiçbir şey yapmamaya /

Ama birden bire / Taşınıverdiler başka bir eve. / Başka bir şehirde / Ve çocuk gitti başka bir okula. / Bu okul dahada büyüktü öbüründen: / Kestirme yolu da yoktu dışarıdan / Büyük basamaktan çıkmak / Ve uzun koridordan geçmek gerekiyordu sınıfa kadar.

 

Ve daha ilk gün / dedi ki öğretmen: / “Şimdi resim yapacağız.” / “Ne güzel” diye içinden getirdi çocuk. / Ve başladı beklemeye / Öğretmenin, ne yapmasını söylemesini beklemeye. / Ama öğretmen hiçbir şey söylemedi. / Başladı sınıfta dolaşmaya. /

 

Küçük çocuğa gelince durup sordu: / “Resim yapmak istemiyormusun? / “İstiyorum” dedi çocuk. / “Ama ne resmi yapacağız? / “Ne resmi istersen” dedi öğretmen. / “Nasıl çizmeliyim?” diye sordu çocuk / “Nasıl istersen” dedi öğretmen. / “İstediğim renk mi?” diye sordu çocuk / “İstediğin renk” dedi öğretmen. / “Eğer herkes aynı resmi yaparsa ve aynı renkleri kullanırsa kimin neyi yaptığını ve neyin ne olduğunu nasıl anlarım ben?”

 

“Bilmem” dedi çocuk.

 

Ve başladı çizmeye: Kırmızı bir çiçek, sapı yeşil…

 

 

 

Hoşçakalın

                                                                                                          Eftal YILDIZ