Bir 'akil' adam yöntemi: Korkutmak!

''Teröristlerle görüşen şerefsizdir. Bu yalanı söyleyen, ispat edemeyen de şerefsizdir.''

Bu sözler Tayyip Bey'e ait.

Peki...

İspat edildi mi görüşüldüğü?

Evet...

Görüşen kim?

Tayyip Bey.

..............................................................................

Oslo'da PKK ile görüşme yapıldığını iddia eden muhalefete ''şerefsiz'' diyen Tayyip Bey, görüşme kanıtlanınca, ne demişti?...

''MİT müsteşarımızı İmralı'ya gönderen de benim... Oslo'ya gönderen de benim.''

Rahatlıkla 'şerefsiz' sözcüğünü kullanabilen, büyük haksızlık yaptığı ortaya çıkınca bir özür bile dilemeyen Tayyip Bey, şimdi de, ''Teröristbaşına ne vaad ettiniz?'' diye soranlara, ''Bu iddiayı açıklamak durumundasın. Açıklayamazsan namertsin'' diyebiliyor.

Oysa ne kadar doğru bir soru ''ne vaad ettiniz?'' sorusu.

Öyle ya...

Hiçbir şey vaad etmediyseniz ya da etmiyorsanız neyin pazarlığını yapıyorsunuz siz?

Üstelik, terör örgütü silahını bile bırakmadan oturduğunuz o pazarlık masasında düştüğünüz durum o kadar belli ki.

Bakın ne diyor akillerinizden biri;

''Bu süreç başarılmazsa metrolar, AVM'ler her gün patlar.''

Hedef göstermekte son derece 'akil' olan bu vatandaş haklı aslında.

Sözümona gizli ama apaçık ortada olan ilk hedefi neydi PKK'nın?...

Tabi ki özerklik!

Neden sustular sanıyorsunuz?...

Çünkü...

Pazarlık sürüyor...

Ama...

Alan belli... Satan belli...

Alınan belli... Satılan belli aslında.

Akillerin görevi de bu kirli pazarlığı, karşı çıkanlara kabul ettirmek.

Yöntemleri ise, korkutmak!

''Sürece destek verin, yoksa bir AVM'de havaya uçmanız işten bile değil''

Bunun için mi geziyorlar bu akiller bölgeleri karış karış?

Sürece karşı çıkanları korkutarak mı ikna edecekler?

Hani 'barış süreci'ydi, bu kerameti kendinden menkul sürecin adı?

Hem PKK'nın söylemi değil mi bu?

O da böyle tehdit etmiyor mu yıllardır bu halkı?

Eee... Ne gerek vardı o zaman bu akillere?

.....................................................................................................................

Bir başka akilin şu cümlesini ne yapmalı, nereye çekmeli peki?...

''Bir savaş çıkar, sınırlar yeniden çizilir''

Al sana bir tehdit daha!

Hem ne demek savaş?

Savaş iki devlet arasında olmaz mı?

Biri Türkiye Cumhuriyeti Devleti tamam da...

Diğeri kim?

Terörle savaşı ayırt edemeyen adamdan akil mi olurmuş allahaşkına!

Olmaz...

Olsa olsa terör örgütünü potansiyel devlet olarak gören 'gafil' olur!

..............................................................................................................................

Muhalefet istediği kadar ''Ne vaad ettiğinizi açıklayın'' diye bağırsın...

Tayyip Bey istediği kadar, bu soruyu soranlara, ''Namert, edepsiz'' diyerek hakaret etsin...

Durum ortadadır;

O pazarlık masası, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin köküne dinamit koymak için kurulmuştur.

Ama...

O dinamitin kimin üzerinde patlayacağını, sabrı zorlanan bu halk ve zaman gösterecektir!

Dip not;

'Akil' kadın Nihal Bengisu'nun İran depremi yorumu; ''İran'daki deprem bu noktada bir ilahi yardım olabilir mi acaba, dünyanın gözü önünde şimdi İran'a bombalı saldırı pek yakışık almaz hani''...

Ne kadar 'akilce' bir yorum olmuş di mi?... Ee... böyle bir yorumu da ancak 'akil' bir kadın yapabilirdi tabi!