Peki herkes özür dilerken bu kavgada oyalanan basından kim özür dileyecek...
Onu bunu bilmem. Yurt Gazetesi ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanı Melih Gökçek arasında başlayan sahte ödül tartışması ve Twitter kavgaları Ankara'ya yakışmadı.
Bu kavgadan Başkan Gökçek mi? Yurt gazetesi mi kârlı çıktı? Olan yine gerçekten haber yapmak için alanda koşturanlara oldu...
Üsluplar çirkin, basının lanse edilişi çirkin, oraya gelen basın mensupları hepsi bir taraf olarak gazetecilerin lanse edilişi, bir garip tiyatro aslında.
Gazeteci, muhabir, basın, yandaş candaş medya kavgası bıkmadınız mı artık ? dememek elde değil.
Bizim işimiz birilerinin avukatlığını yapmak değil. Elimizde belge varsa haberimizde sunarız... Kimin?, Nedir? Nasıldır?, haberin içeriğine bakarım, çünkü haberciyim. Ama bu ikili düelloda tün basın mensuplarının bir araya gelerek böyle bir kaostan dolayı bir elinde gazete bir elinde dergi ile hararetli konuşma, başkanın kendi belgeler ile açıklama sonrası yaşanan tartışma hiç hoş değildi. Keşke canlı yayın düzenlenip bu tartışma TV'de bir programda olsaydı. Bizi neden harcadınız ?
Reklam parayla yapılır haber belgeyle...
Doğru soruyu sormak ve cevabı almak işimize olan saygımız, emeğimiz.
Traji-komik bir toplantıydı. Üsluplar çirkindi. Basın camiasının kendinden utanacağı bir tabloydu. Ağlanacak halimize güldük mü ? Güldük ...
Yazık oldu ama kimsenin sesi de çıkmadı.
Herkes bir anda kaos'a dönen ortamda ikili kavga arasında kaldı. Yazık oldu, geçen zamana. Oysa hepimizin Ankara için yapabileceği ya da hayali olan bir projesi, sorusu dilinin altında vardı. Reklamını yapmak isteyen reklamını yaptı. Yarın o gazetenin gazetesi manşetinde Başkan Gökçek var mı var. Başkan Gökçek'in gündeminde o gazete var mı var ...
"Ankara şereflidir"
Bir Ankara büyükşehir belediye başkanına hiç yakışıyor mu? Benim haddime mi? üzülerek hadlik yada hadsizlik değil lakin Ankara'ya yakışmıyor bu üslup ve kavgalar.
Şerefli şerefsiz tartışması. Özür sıralaması. Evet çok tepki alan bir belediye başkanı artıları eksileri vardır. Sosyal medyayı da aktif ve güzel kullanır başım üstüne... Ama bu kadar medyaya mal olmuş bir kişinin bu kadar sık şeref, şerefiz, çapsız kelimelerini kullanmasını yakıştıramıyorum.
"O Gazeteye gelince"
Gazetenin sahibinin kim olduğunun bir önemi yok. Gazeteler sahipleri ile değil içindeki haberler ile doldurur sayfalarını. Kaset ses kaydı yayınlanana kadar bu işin mahkeme sonucu çözümlenene kadar bu iş muallak ta kalır. Yakar top gibi konuşmalar sizle Başkan Gökçek arasında gider gelir ama sizin meslektaşlarınız bu işin neresinde kalırız.
Bir kısım kalemler sizin, bir kısım kalemler Gökçek'in avukatlığını yapar.
Haber bunun neresinde diye bize sorarlarsa işimiz avukatlık der geçiştiririz. Bir süre sonra sağcı mısın solcu musun soruları da peşi sıra gelir. Yani ötekileştikçe ötekileşiriz.
Ama tek gerçek yakışmadı bu tartışma demek.
Varsa Ankara'da yanlış hep beraber düzelmek, yazılanlarda taraf olmadan belgelerle sunmak, yanlışlık varsa belgelerle, güzellikler varsa yine belgelerle, art niyetli yanlış bir şey varsa mahkeme ile yolu çözmek varken bu huzursuzluk kavgalar Ankara gündemine maalesef yakışmıyor.
Ben bir muhabir basın mensubu olarak yaşadığımız tabloya çok üzüldüm ... Ve ıslarla yakışmadı diyerek içine bir çok mesajı barındırmak isterim.
Lâkin ben ne kadar yakışmadı desem de bu kavga böle sürer gider...
Ama kimsenin sütten çıkmış ak kaşık olmadığı gerçeğini de değiştirmez.