Aman petrol, canım petrol….

Bu gün sizlerle Meclise sunulan Petrol Yasası Taslağı konusunda görüşlerimi paylaşacağım.

Türkiye, 2011 itibarıyla, tükettiği enerjinin % 60 ını petrol ve doğalgazdan elde elde edebilen bir ülke konumundadır.

Sunulan bu kanunun, ülkemizde petrol ve gaz aramalarını, ulusal şirketimiz TPAO öncülüğünde, bir "master" plan dahilinde artan bir yoğunlukla sürdürmesi temel unsur olmalıydı. Bu bağlamda TPAO, özerk ve dikey bütünleşik (entegre) bir şirket olarak yeniden yapılandırılmalı idi. TPAO'nun devlet adına petrol ve gazla ilgili araştırma izni, arama ve işletme ruhsatı alma haklarının korunması gerekiyor idi. Bu husus, sadece yurt içindeki aramaların artarak sürdürülebilmesi için değil, Doğu Akdeniz ve başta Irak olmak üzere, bölgemizdeki potansiyel sahaların geliştirilmesinde, ulusal ve güçlü bir şirketin varlığına gereksinimimiz, sadece ekonomik nedenlerle değil, jeopolitik gerekçelerle de her zamankinden fazla olduğu için yaşamsal önemde idi!

Oysa; hükümet bunun tam tersini yapıyor.

6326 sayılı Petrol Kanunu‘nda ciddi radikal değişiklikler getiren 5574 sayılı Türk Petrol Kanunu tüm olumsuz eleştirilere karşın beş yıl önce TBMM‘ nde kabul edilmiş; ancak, kanun bazı maddelerinin yeniden görüşülmesi için dönemin Cumhurbaşkanı tarafından meclise iade edilmiştir. Söz konusu bu kanun yerli petrolün aranması yerine mevcut kısıtlı üretimi teşvik edici nitelikte olması, devleti gelir kaybına uğratması nedeniyle tüm kamuoyunun tepkisini çekmiştir

Geride kalan 5 yıllık dönemde, beklemede tutulan Petrol Kanunu yeniden gündeme getirilmiştir.

Önce ilgili meslek odalarıyla görüşmeler yapıldı ve onların önerileri tamı tamına benimsenmiş gibi yaptı. Yani Bakanlık, sanki meslek kuruluşlarıyla birlikte, toplumsal mutabakat çerçevesinde bir Petrol Kanunu hazırlamıştı. Ancak nihai metine bir türlü ulaşılamadı. Söz konusu metin, önce özel ve yabancı petrol şirketlerinin temsilcisi dernek vasıtasıyla dolaşıma girdi. Ve görüldü ki, kanun tamamen farklı hazırlanmış.

•Mevcut 6326 sayılı yasada yer alan "Milli Menfaatler", tasarı ile tamamıyla kaldırılmış, ülke menfaatinin gözetilmesi esası yok sayılmıştır.

•Tasarı ile, devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetinde bulunan Türkiye Petrolleri A.O.'nın mevcut kanunda (6326) sahip olduğu haklar geri alınarak, kamu kuruluşumuzun özelleştirilmesinin önü açılmıştır.

• Arama ve işletme sahalarından hektar başına alınan devlet hakkı kaldırılmıştır.

• Tasarı ile ülkede üretilen petrolün bir kısmının memleket ihtiyacına ayrılması zorunluluğu kaldırılmıştır.

• Yasa metni içerisinde uygulamada sorunlara yol açacak nitelikte eksikli teknik tanımlamalar bulunmaktadır.

• Yerli ve yabancı yatırımcı arasında yerli üreticinin aleyhine olacak şekilde bir vergilendirme değişikliğine gidilmiştir.

Meslek Odalarının uyarı ve önerilerini de kısaca açıklayayım.

"- Yeraltı kaynaklarımızın ülke yararı esas olacak şekilde değerlendirilebilmesi için ham petrol ve doğal gaz potansiyelimizin "milli menfaatlere uygun olarak" aranması ve üretilmesi hususu yasa metni içerisinde yer alması gerekmektedir.

- Petrol ve doğal gaz açısından, ülkemizin büyük oranda dışa bağımlılığı ve jeopolitik konumu göz önüne alındığında, bu stratejik ham maddelerin devlet eliyle aranması ve üretilmesinin önemi ortadadır. Özellikle, Akdeniz ve Kıbrıs eksenli yaşanan paylaşım oyunlarında, ülkemizin ulusal bir petrol şirketine sahip olmasının önemi ortaya çıkmıştır. Bu gerçeklere rağmen, yeni tasarı ile kaldırılan ancak mevcut 6326 sayılı Kanun metninde yer almakta olan Türkiye Petrolleri A.O. nın Devlet adına petrolle ilgili araştırma izni, arama ve işletme ruhsatı alma hakkının tekrar korunması gereklidir.

- TPAO'nun özelleştirilmesinin önünü açacak düzenlemelerden kesinlikle vaz geçilmelidir. Türkiye Petrolleri A.O. Kanununda değişiklik yapılarak halka arz yoluyla özelleştirilmesi siyasi iktidarın gündemindeyken, Petrol Kanunu'nda da bu amaca hizmet edecek düzenlemelerden uzak durulmalıdır. TPAO'nın özelleştirilmesi bir yana, dünya örneklerinde olduğu gibi, arama, üretim, taşıma, rafinaj ve dağıtım faaliyetlerini içeren önceki entegre yapısına yeniden kavuşturularak güçlendirilmelidir.

- Tüm Dünya örneklerinde olduğu gibi, ülkemizde de petrol işletme ruhsat süresi bitiminde üretim sahalarının devlete dönmesi gerekmektedir. Bu kapsamda da, mevcut Kanunda yer aldığı şekliyle, Süresi dolan bir petrol işletme ruhsatnamesinin müzayedeye çıkmadan önce, T.P.A.O.'na teklif edilerek, bu sahaların TPAO na devredilmesine imkan veren mevcut yasadaki hükümler aynen korunmalı, TPAO'nın elinde bulunan işletme sahalarının da üretim yaptığı sürece TPAO uhdesinde kalması sağlanmalıdır. Tasarıda yer aldığı şekliyle müzayedeye çıkılması halinde TPAO'nun üretim yaptığı sahaların da yabancı şirketlerin eline geçmesi söz konusu olacaktır.

- Mevcut Kanun'da olduğu gibi Petrol arama ve üretim faaliyetinde bulunmak için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde "talebin milli menfaatlere uygun olması", başvurucunun teknik yeterliliği ve sektördeki iş deneyimi ölçütleri mutlaka korunmalıdır.

- Petrol faaliyeti sonucu elde edilen gelirin vergilendirilmesinde mevcut Ticaret Kanunu hükümleri uygulanmalı, yerli üretici aleyhine olacak şekilde yabancı şirketlere vergi kolaylığı getiren düzenlemelerden vaz geçilmelidir.

- Petrol faaliyetlerinde çalışacak yabancı personele Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun hükümleri uygulanmalı, ilgili meslek odasından görüş alınmalıdır.

- Mevcut Kanun'da yer aldığı şekliyle, çalıştırılan yabancı personel sayısına göre şirketlere, yerli personele eğitim temin etme şartı korunmalıdır.

- Tasarıda yer alan "Ülke petrol arz güvenliği açısından ihtiyaç duyulan hallere münhasır olmak üzere yurtiçinde üretilen petrolün tamamını veya bir kısmını piyasa fiyatı üzerinden rafinerilerce satın alınmasına karar vermeye Bakanlar Kurulu yetkilidir." Hükmüne ülkedeki rafineriler şeklinde açıklık getirilmelidir.

Görüldüğü gibi, ulusal çıkarlarımız ve kamu yararı açısından, Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılan ve çok fazla sakınca taşıyan yeni Petrol Kanunu tasarısı, TBMM gündeminde ve sanki bir toplumsal mutabakatla hazırlanmış havası ile pompalanıyor. Enerji alanında çok sayıda benzer tasarı gündemde. Hepimizin bu konuları duyarlılıkla izlemesi ve demokratik tepkisini dile getirmesi zorunlu…

İktidar olsun muhalefet olsun TBMM deki tüm milletvekilleri de "otomatik" el kaldırırken unutmasınlar: Böylesi yaşamsal ve ulusal bir konuda yapılacak olası bir yanlışın belgesini, çocuklarınıza ve torunlarınıza miras bırakmak zorunda kalırız.

Sağlıcakla kalın sevgili okurlar.