AMAÇ CANAN KAFTANCIOĞLU DEĞİL CHP

Son günlerde parti dışından başlayan, parti içinde kısmen karşılık bulan Canan Kaftancıoğlu’na yönelik saldırılar devam ediyor.

Elbette İstanbul da İki insana yönelik olarak AKP’nin hedef seçmesi ve onların çalışmasını engelleme isteğini anlıyoruz. Çünkü 25 yıl sonra ellerinden alınması, dünyanın en büyük kentinin yeniden CHP ye kazandırılması kolay hazmedilir bir durum değildir. Bu başarı en doğru adayı bulup çıkaran Kemal Kılıçdaroğlu’nun, duruşu ve propaganda yeteneği ile İstanbul Halkının gönlünü kazanan Ekrem İmamoğlu’nun ve de İstanbul örgütünü top yekun sokağa indiren Canan Kaftancıoğlu’nundur. Bu asla şu anlama gelmemelidir. Başka kimsenin katkısı yok, sadece bu üçlünün başarısıdır anlamı çıkarılmamalıdır. Ama büyük pay bu üçlünündür.

Canan Kaftancıoğlu Deniz Gezmiş’lerin idam edildiği sıkı yönetim yıllarında doğmuş, çocukluk yılları 12 Eylül Faşizminin İlk yıllarına, Gençlik dönemi ise 12 Eylül rejiminin etkisini sürdürdüğü döneme denk gelmiştir. 17 Yaşında girdiği Tıp Fakültesini 1995 te bitirerek meslek hayatına başlamış bir doktordur.

Bu nedenle yaşamı fraksiyon savaşları ve İllegal örgütlenmelerle kesişmemiş, Ne MLKP’yi, ne de THKPC’yi tanıma olanağı olmamıştır. Atatürkçü bir Köy Enstitüsü mezunu öğretmen bir babanın yetiştirdiği Atatürkçü bir kadındır.

2011 Yılından beri CHP’nin çeşitli kademelerinde yöneticilik yapmaktadır. Toplumsal Bellek Platformunun kurucularından olan Kaftancıoğlu, Haziran Hareketinde de yürütme kurulu üyeliği yapmıştır. Cumhuriyet Halk Partisinde İl Başkanlığı yaptığı dönemde CHP kadrolarını ateşleyen, örgüte dinamizm kazandıran, AKP’nin eksik ve yanlışlarını yılmadan ortaya koyan yürekli bir kadındır Canan Kaftancıoğlu. Bu nedenle AKP’nin hedefindedir. Bu nedenle bedel ödemektedir, bu nedenle yıllarca ceza almakta, bu nedenle her gün yeni bir dava açılmaktadır hakkında.

Türkiye solunun kadın siyasetçileri eğer Toplumsal mücadeleyi yaşam biçimi haline getirmiş se, Emperyalizme ve Faşizme karşı mücadeleyi yükseltmişse her zaman saldırıya uğramış, hak ettiği değeri alması engellenmiştir.

Behice Boran fakültede genç bir akademisyen olarak Türkiye’nin 1950 yılında Kore ye asker gönderme kararını protesto ederek anti emperyalist duruş gösterdiği için zindanlara atılmış ve oğlu Dursun’u cezaevinde doğurmuştur. Bundan 37 Yıl sonra da vatanından uzak sürgünde ölmüştür.

Türkiye nin en büyük sanatçısı, Atatürk ün sevdiği şarkıları bizzat ağzından dinlediği Türkiye’nin Divası Safiye Ayla ya, Türkiye İşçi Partisi üyesi olduğu için Kenan Evren tarafından Devlet Sanatçısı Ünvanı engellenmiştir. Türkan Saylan Eğitim olanağı bulamayan köy kızlarını kar yığınlarının içinden çekip aldığı için kanserle savaştığı son günlerde gözaltına alınarak yaşatılan zulüm ile ölümü hızlandırılmıştır.

İşçi Sınıfının Emek Mücadelesinin önderi Arzu Çerkezoğlu’nun önüne barikatlar kurulmakta, baskı ve şiddete uğramaktadır.

Yürekli kadın mücadele önderleri kolay yetişmemektedir. Toplum baskısının, aile baskısının, Devlet organları baskısının içinden sıyrılarak Halkının mücadelesine önderlik eden, mücadeleyi omuzlayan kadınlara hepimiz, ama bilhassa kadınlar sahip çıkmalıdır.

Canan Kaftancıoğlu haksız bir linç kampanyasına tabi tutulmuştur. AKP’nin Tüm kadroları ve borazancı köşe yazarları ile dönek Nedimleri, dönek Hakanları ile top yekun saldırıya geçmelerinin nedenin elbette anlıyoruz. CHP’nin bazı üyelerinin CHP’ye emek veren, CHP’nin ivmesini yükselten Kadın bir İl Başkanına yönelik linç kampanyasına katılmayı anlayamıyorum.

Buna neden olan olay Taksim Toplantısıdır. Canan Kaftancıoğlu bir buçuk saat konuşmuştur. Konuşmalarının içinde geçen Mustafa Kemal sözcükleri Uluç Gürkan tarafından provoke edilerek ortaya planlı şekilde konulmuştur. Spontane verilen cevap üzerinden fırtınalar koparılmıştır.

Uluç Gürkan CHP’de Milletvekilliği, Meclis Başkan vekilliği payesini almış, ama o partiyi en zor zamanında sadece milletvekili olmak için terk ederek DSP ye geçen ve CHP nin baraj altında kalmasında sorumluluğu olan birisidir. Daha yakın tarihte CHP yi Baas Partisine benzeten, Muharrem İnce’nin ayrılıkçı davranışını Tweetle destekleyen birisidir.

Canan Kaftancıoğlu Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili olumsuz görüşünün olamayacağını, kendisinin Atatürk kültürü ile büyüdüğünü, Mustafa Kemal Atatürk bu ülkede yaşayan 83 Milyon vatandaşın ortak değeri olduğunu söylediğinin yanlış anlaşıldığını,  söylemesine rağmen bazıları linç kampanyasını sürdürmekte ısrar ediyor. Beni üzen bu konuda CHP içinden çıkan bazı söylemlerin AKP saldırısı ile birleşiyor olmasıdır.

Mustafa Kemal e Atatürk Soy ismi 17 Aralık 1934 te yani ölümünden 4 yıl önce TBMM tarafından çıkarılan bir yasa ile verildi. 1934 ten önce Adı Mustafa Kemal idi, Ulusal Kurtuluş savaşının önderliğini de, Cumhuriyetin Kuruluşunu da, Gerçekleştirdiği devrimleri de Mustafa Kemal olarak yapmıştır. Bu nedenle Elbette Mustafa Kemal Atatürk diye ifade etmek gerekir ama Mustafa Kemal demek de Atatürk’ü küçültmez.

AKP nin Canan Kaftancoğlu’na yönelik baskısı CHP ye zarar verdiği için değil, CHP ye dinamizm kazandırdığı içindir. CHP ye zarar verdiğini tespit etse görevden alınmasını istemez.

Ama CHP de ki motivasyonun başka nedene dayalıdır. Kaftancıoğlu’nun Kongre de ki etkisi ile Parti Meclisine giremediklerini düşünenlerin motivasyonudur. Bu motivasyon un CHP’liler için hassas olan Atatürk üzerinden yürütülmekte olduğunu düşünüyorum.