Aleviler hedef tahtasında mı?

PERDE 1: Birkaç gün öncesi, bir televizyon programı: “Ceviz Kabuğu”. Hulki Cevizoğlu sunuyor. Programda iki konuk var. Atatürkçü kimliği ile bilinen Prof. Ahmet Saltık ve Osmanlıcı, İslamcı kimliği ile bilinen Kadir Mısırlıoğlu… Konu ise Osmanlı, İslam ve Türkler... Programın ilerleyen dakikalarında kelimesi kelimesine aynen şöyle bir diyalog gelişiyor:

Prof. Ahmet Saltık: Bakın, Bektaş Han’a bağlı 30 bin Alevi öldürüldü, 30 bin Alevi…

Kadir Mısırlıoğlu: Alevilerin sözlerine bakarsan hiç Alevi kalmaması gerekirdi Türkiye’de. Biz 20 milyonuz diyorlar, nasıl kaldınız 20 milyon o kadar kestilerse?

Prof. Ahmet Saltık: Bitiremediniz değil mi, doğraya doğraya?

Kadir Mısırlıoğlu: Keşke bitirseydi…

Prof. Ahmet Saltık: Yazıklar olsun

Kadir Mısırlıoğlu: İzzettin Doğan ne dedi burada, ayrı bir diniz dedi…

Hulki Cevizoğlu: “Neyi bitirseydi” diyor?

Prof. Ahmet Saltık: “Alevileri bitirseydi” diyor…

Kadir Mısırlıoğlu: İsyan eden adamı bitirseydi tabi!

Sonra Cevizoğlu devreye giriyor, Mısırlıoğlu ettiği sözler nedeniyle “özür diliyor”!

***

PERDE 2: Vatan Gazetesi’nden Mine Şenocaklı, gazeteci, yazar, Ortadoğu uzmanı gibi birçok sıfatı üzerinde taşıyan Cengiz Çandar ile söyleşi yapıyor. Henüz daha Paris’teki   cinayetler işlenmemiş…

Birçok çevre için “otorite” kabul edilen Çandar söyleşi sırasında birçok doğru tespit yapıyor. Söyleşinin bir yerinde Abdullah Öcalan için “Türkiyeli o. Esas yönü de bu.  Öcalan’ın bu temel özelliğini, PKK’ya ilişkin her türlü olumsuz özelliğin antidotu, panzehiri olarak değerlendirmek gerekir” diyor. O arada Şenocaklı “Öcalan için Kemalist diyenler de var” diye araya giriyor… Çandar, sözü alıyor ve “biraz öyle zaten” dedikten sonra Öcalan ile Kemalizm değerlendirmesini atlayarak lafı PKK ve Alevi bağlantısına getiriyor ve TESEV raporuna da atıfta bulunarak şunları söylüyor: “PKK’nın hem kurucu hem yönetici kadrolarındaki Alevi oranının Kürt nüfusundaki Alevi oranıyla ters orantılı olduğunu ve PKK’nın mayasında, kuruluş genlerinde kuvvetli bir solculuk ve Alevi boyut olduğunu söyledim. ‘Bunu niye yazıyorsunuz?’ diye itiraz edenler oldu. Dedim ki, söylemi anlamak bakımından bu önemli. Şu anda Türkiye’de tek başına iktidar olan koyu Sünni referansları olan bir parti var. İslamcı gelenekten geliyor... Bu iki kültür kodu, ‘solculuk ve Alevilik’ ile ‘sağcılık ve Sünni İslamcılık’ birbirine çok zıt şeyler…  Bir tarafta Sünni ve sağcı kodlar var. Diğer tarafta ise solcu ve de Alevi kodlar var. Söylem de ona göre şekilleniyor. Onu bileceksin ki, bu farklılığın da idrakinde olacaksın ki, ona göre çözüm yolları üzerinde kafa yoracaksın…”

Söyleşide Çandar, “Ben bunu bir tespit olarak söyledim. Bir olumsuzluk yükleyerek söylemedim” dedikten sonra yine bir Alevi olan Mustafa Karasu’yu işaret ederek “nedense bu tespitimi nefret söylemi gibi algılama yolunu seçtiler, ama değildi” diye de eklemeyi unutmamış!

Tesadüf bu ya, bu söyleşinin yapıldığının ertesinde Paris’te biri Ezidi olsa da Alevi kimlikleri açıkça bilinen 3 PKK’lı kadın öldürülüyor… Şimdi dönelim ve bir “akıl yürütelim”: Çandar’ın söyledikleri doğru mu? Evet, doğru! PKK’nın hem kurucuları hem de şimdiki üst düzey yöneticileri arasında Aleviler var mı? Evet, var, hem de bir-iki de değil, daha fazla! Hatta bir adım daha ileri gideyim; BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak da Alevi, üstelik dede kızı! KCK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk da Alevi…

BİR KOMPLO TEORİSİ DE BENDEN!

Orta yerde dünya kadar “komplo teorisi” uçuşurken şimdi ben de kalkıp bir “komplo teorisi” yapsam ve şunları söylesem; Söylenenler ne olursa olsun, “Osmanlı bu Alevileri keşke bitirseydi” diyen Kadir Mısırlıoğlu ile “PKK’yı solcu Aleviler yönetiyor, oysa Türkiye’yi sağcı Sünniler yönetiyor. Bu Aleviler tasfiye edilmeden ve PKK tıpkı Barzani’nin KDP’si gibi sağcı ve Sünni bir çizgiye getirilmeden barış olmaz, silahlar da susmaz” demek Alevileri hedef göstermek ve tasfiyelerini istemek anlamına gelir! Paris cinayetleri de bunun mesajıdır” dersem ne olur?

Çandar’ın da, Mısırlıoğlu’nun da, hatta rektör Laçiner’in de bilmesi gereken en önemli konu şu: Konuşmalarınızda ve yazılarınızda kendi algılarınız içinde Alevileri ve Şiileri “olumsuz örnek” olarak verdikçe yalnızca “durum tespiti” yapmakla sınırlı kalmıyorsunuz. O hiç vazgeçmediğiniz güzelim ” iyi niyetinizden” bağımsız olarak fiili olarak Alevileri hem “ötekileştiriyorsunuz” hem de hedef tahtasına oturtuyorsunuz!