Bu ülkede en fazla yapılan işlerden biri Alevilere akıl vermek. Kimse kendilerine böyle bir görev vermemiş olsa da farklı çevrelerden birçok “uzman” Alevilere akıl vermeyi kendilerine görev bellemiş gibiler…
Alevilere “akıl veren” bu uzmanların neredeyse tamamı Sünni kökenli ve duruma göre kendilerini bazen devletin, bazen hükümetin, bazen de sistemin sahibi gibi görüyorlar. Yani onlar “mümtaz” birer ev sahibi! Misafir olarak gördükleri Alevileri ise zaman zaman uyarıyorlar: Aman Alevi-Sünni çatışmasına dikkat edin, sizi kullanmasınlar!
Aman terör örgütlerine dikkat, sizi kullanmasınlar! Ona dikkat buna dikkat!
“Büyük Alevi dostu” Mümtazer Türköne de önceki gün “Aleviler dikkat” diye yazdı!
Son 15-20 günlük yazılanlara bakınca Türköne’nin “Aleviler dikkat” diye attığı başlık sanki “Alevilere dikkat” diye yazılmış gibi geliyor ama… Bakın yalnızca son 15-20 günde neler oldu?
Cengiz Çandar “PKK Alevi, Öcalan Türkiye” diye yazdı. Alevilerin ve solcuların yönettiği PKK ile Sünnilerin ve sağcıların yönettiği Türkiye’nin “uyumsuzluğunun” altını çizdi! Tesadüf bu ya birkaç gün sonra Paris’te Alevi Sakine Cansız ve iki arkadaşı öldürüldü…
İstanbul Güzeltepe’de evlerin bazı gazetelerde Pir Sultan Derneği üyeleri, bazı gazetelerde DHPK-C üyeleri tarafından işaretlendiği yazıldı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin bu konudaki resmi açıklaması ise görülmedi bile… Hemen arkasından DHKP-C operasyonu yapıldı.
Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu, 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın Dersim kökenli bir Alevi olduğunu yazdı. Düğün değildi, bayram değildi ama anlaşılan o ki, 600 yıldır bütün kötülüklerin altında Aleviler olduğuna inanlar, bu kez İsmail Hakkı Karadayı üzerinde 28 Şubat’ı da sanki Alevilere havale etmek istiyorlardı. Malum ya Seyfi Oktay şahsında yargı bir ara Alevilerin kontrolüne girmişti, Karadayı şahsında da ordu Alevilerin kontrolündeydi! “El insaf” diyeceğim ama Baransu hemen art niyetli olmadığını “takiye” yapan Alevileri deşifre ettiğini açıklıyordu! Ne güzel değil mi?
Son olarak da Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne de “Aleviler dikkat” diye bir yazı yazdı. Türköne kim ya da kimler olduğunu yazmadan “başımızın dertten kurtulmasını istemeyenler şimdi de şunu mu demek istiyor? “Madem Kürt sorununu çözüyorsunuz, buyurun size Alevî sorunu” diye yazdı. Alevilerle DHKP-C’yi ve PKK’yı ilişkilendirdi. PKK’daki “kontrol dışı gruplar” olarak da Alevileri işaret etti…
Yazısında bunlarla da yetinmeyen Türköne CHP’de de Alevilere dikkat çekmiş! Aleviliklerini işaret edip “utandıracak” ya; “CHP’den İstanbul Adliyesi’ne koşuşturan milletvekilleri hangi nitelikleri ile tanınıyorlar” diye sormuş… Türköne, yeterince “mimlenmiş” Hüseyin Aygün ve İlhan Cihaner’i orada gördü ya, onlarla birlikte Çağlayan Adliye koridorlarında olan diğer milletvekilleri Mahmut Tanal, Melda Onur da otomatik olarak Alevi oluvermiş!
İnsanın biraz utanması gerekir. Kendince “kötü” olan her şeyin faturasın Alevilere çıkaracaksın, sonra da ne kadar iyiniyetli bir “Alevi dostu” olduğunu anlatacaksın. 1980 öncesi Ülkü Ocakları’nda Muhsin Yazıcıoğlu ve Abdullah Çatlı ile yöneticilik yapacaksın, en karanlık dönemlerden birinde 1993’te Çiller’in danışmanı olacaksın, Çatlı’yı parlatacaksın, Susurluk sonrası Tansu Çiller’e “devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir” dedirteceksin, sonra da büyük Alevi dostu olacaksın!
Beni art niyetli ilan edeceğinizi biliyorum ama yine de sizin gibi “hep iyi niyetli olan çok değerli Alevi dostlarına” sormadan edemeyeceğim:
1) Sürekli olarak “Alevi-Sünni çatışması çıkmasın” temenninizle Alevilere “aman dikkat” diyorsunuz ya, acaba 16. Yüzyıldan bu yana tersi onlarca örnek olmasına rağmen, Alevilerin Sünnilere saldırdığı bir tek, yalnızca bir tek eylem gösterebilir misiniz?
2) Bahsettiğiniz örgütlerde ve partilerde neden hep Alevi kökenli olanları işaret ediyorsunuz da, Sünni kökenli olanları işaret etmiyorsunuz?
3) “Aman ha” diyerek bu kadar dikkatli ve duyarlı olan sizler acaba bugüne kadar bir tek, yalnızca bir tek “Sünniler dikkat” diye bir yazı yazdınız mı?