Ah senin küsmelerin…

Yıldızların gökyüzünü kapladığı, dalgaların sesleri, kahkahalar, hüzünler, koyu muhabbetin sardığı kumsal. Deniz harika bir atmosfer oluşturmuş ışıkların yansımasıyla. Sahilde oturmak dinlendiriyor, düşündürüyor, müziğin sesiyle eskilere, gönül bahçesine gitmemek, gezmemek mümkün değil.

Dilime dolanan dörtlük daha seslice dökülüyor.

“Seni gördüğümde hayıflanırım

Doğumum on yıl sonra olsaydı.

Yaşadığın diyar memleketim

Oturduğun mekân komşum olsaydı.”

Yan tarafta oturan yaşlı iki kişi çilingir sofrasında koyu bir muhabbetteler. Sakallı olanı anlatıyor:

 “Gönül hep haykırdı yaşamın içinde, biz ona “dur” dedik; zamanının olduğunu söyledik. İsteklerimizi ileri tarihlere attık, istekler birikti, istekler olmazlarla karşılaştı, istekler zamansızlaştı; ya beden uygun değildi, ya gönül, ya da ortam…

Hastalıklar başladıkça; günlerimizde neşeden çok kasvete, düşünceye, özleme yer vermeye başladık. Stres, tasa, umut ve özlem dimağın ayrılmazları oldu. Düşündükçe bozuldu beden; stres bir virüs gibi sardı bedeni…”

“Kaybolanı sayma, geriye kalanı say.” Diyor Çin atasözü. Geriye kalanı saymalı, doluca yaşamalı…

Çay bahçesinden gelen müziğin sesi harika; İntizardan güzel bir parça.

“Ah senin küsmelerin

Boynunu bükmelerin

Habersiz gitmelerin

Yetmezmi yetmezmi..

Kumsalda yürümek çok hoş; birde yalın ayak yürüyorsanız, denizin dalgaları ayaklarınıza vurup çekiliyorsa geriye, ürperten bir serinliği hissediyorsanız vücudunuzda…

Kenarda oturan çift dikkatimi çekti. Bayan tiz bir sesle konuşuyordu:

“Kaliteli malzemelerin yan yana gelmesiyle kaliteli eserler oluşur. Hayatımızda buna benziyor. İnsan bir sürü özellikleri ihtiva eder. Kişinin oluşumunda kültür, eğitim, yetişme tarzı gibi nice unsurlar vardır. Bu unsurlar kaliteli bir yapıda ise; kişi özellikleriyle kaliteli bir yapıya ulaşır. Özlenen ve istenen kişidir. Bu görünümümün mimarı ben değilim. Oluşumundaki payım çok az. Bu oluşumda; önceki nesillerin kültürel mirasları, yaşam şekilleri, eğitim ve kültürel yetişim gibi bir sürü unsur var. Bu görünüm bu coğrafyanın, bu öğelerin eseridir. O nedenle yatırımımız daima çocuklarımızın gelişimi ve yetiştirilmesine odaklı olmalı. Unutma “ En iyi yatırım insana yapılan yatırımdır.” Ben böyle düşünüyorum.”

Yürümek güzel dalgalarla oynaşarak yürümek harika… Bir anda bir sesle irkildim.

“ Abi, buyur soframıza biraz muhabbet ederiz.” Bizim sitenin bekçisi ve bir arkadaşı. Kırmadım oturdum sofralarına. Sofrada kavun, peynir ve rakı var. pet şişede içerisi buzlu su ve plastik bardaklar, plastik çatal… Güzel bir çilingir sofrası. Bir kadehte bana ikram ettiler ve hoş geldin yudumlarını aldıktan sonra bekçimiz güzel bir konuyu anlatmaya başladı :

“Hayat bir kumar gibi, yıllarını veriyorsun umutla, aşkla, sevgiyle dönüp arkana baktığında bom boş geçen ömür. Hayata tekrar döndüğümde sürenin azaldığını, kudretin tükendiğini görüyorsun. Sadece bir “of “ çekmek kalıyor.

Uğraşıyorum, umutlanıyorum ve âşık oluyorum. Âşık olduğum dönemin en güzel zamanı; hayalleri kurduğum geceler. O kadar inanıyorum ki aşk a,sevgiliye, dünyaya… Her şey harika gecemde sıcak yatağımda hayalimde…

Güneş doğduğunda her şey değişiyor. Yoksulluk, cehalet, sorunlar bitmeyen sorunlar.” Ey tanrım senin güzel günlerin bizim mahalleye uğramaz mı; karşı mahalleye doğan güneş bize doğmaz mı?” Yine dertlendim; gerçi hiç neşelenmedim ki.”

Zaman geç oldu; güzel gecenin sonuna geldik. Güzel yaşamın ilacı iyi yatırım; insana, çocuklarınıza yapılan iyi yatırım…

Hoşçakalın.