Açlık grevleri


 Bunun iki boyutu olduğunu düşünüyorum.

 Birinci boyutu;

 İnsanın kendi hayatını hiçe sayarak inandığı değerler uğruna ölümü seçmesi.

 Bunun değerlendirmesini yapmak çok zor olmasa gerek, çünkü bir kişinin ölmesi demek sonu demektir.

 Son, adı üstünde bitiş, sonrasının olmaması demek.

 Ne için mücadele ediyorsunuz, gelecek için, çocuklarınız için, gelecekte daha güzel bir hayatın olması için mi?

 Yoksa sadece ve sadece intihar etmek için mi?

 Eğer intihar etmek içinse en kolay yolu seçmiş oluyorsunuz.

 Yani gelecek yok, güzel bir hayatta yok, çocuklarımıza bırakacağımız bir gelecekte yok. Hele hele mücadele hiç yok.

 İkinci boyutuna gelelim.

 Bir mücadeleyi kazanacağımız için açlık grevine girdiğimiz düşünelim.

 Dünyada bu güne kadar açlık grevleri sonucu bir savaş kazanılmış mı?

 Bir mücadele başarıya ulaşmış mı?

 Kocaman bir hayır.

 Bu gün ceza evlerinde yapılan açlık grevleri sonucu ne kazanıldı, kocaman bir hiç.

 Açlık grevlerini destekleyenler dışarıda yedikleri önlerinde yemedikleri ardlarında kaldı.

 Hükümet ne yaptı, şantaja boyun eğmeyiz dedi.

 Sonuç ne kocaman bir hüsran.

 Gizli güçler bu açlık grevlerinin sona ermesini istedi.

 İmralı’dan emir geldi ve açlık grevleri sona erdi.

 Yüzlerce mahkum açlık grevleri sonucu hasarlı kaldı.

 Sağlık yönünden ileride yaşayacakları problemleri düşünmek bile istemiyorum.

 İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.

 Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar insan hayatından önemli değildir.

 Herkes aklına başına almalı.

 Dünyada en ucuz şeyin insan hayatı olduğunu bir kez daha kanıtlamak için bu çabalara yazık.

 Yazık benim insanıma Yazık.,